2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Birinci Turun Ardından: Sistem-dışı Partilerin Önlenemez Yükselişi- Cem Savaş
10 Nisan’da gerçekleşen
Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki birinci tur sonuçlarına göre,
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Cumhuriyet Yürüyüşü-La République En Marche!) oyların yüzde 27,85’ini, aşırı sağcı
rakibi Marine Le Pen (Ulusal Birlik-Rassemblement
national) ise yüzde 23,15’ini aldı. Buna göre, iki aday 24 Nisan’da
düzenlenecek ikinci turda yarışacaklar. Fransız kamuoyu araştırma şirketleri, seçim
öncesinde Macron ve Le Pen’in alacakları olası sonuçlar konusunda nispeten başarılı
oldularsa da bilhassa Jean-Luc Mélenchon, Valérie Pécresse ve Eric Zemmour’un
aldıkları oy oranları için durum büyük ölçüde farklı gelişti. Seçim öncesinde yaklaşık
yüzde 15 olarak tahmin edilen ve Mélenchon’ın temsil ettiği Boyun Eğmeyen
Fransa (La France Insoumise) hareketi
üçüncü sırada yer alarak oyların yüzde 21,95’unu aldı. Bu çerçevede, Fransız seçmenlerin
bir yanda Macron, diğer yanda aşırı, yabancı düşmanı ve ırkçı bir sağ ile
popülist söylemler geliştiren bir radikal sol etrafında kümelendiklerini ifade
edebiliriz.
Seçimlere katılan diğer
adayların oy oranları ise yüzde 8’in altında kalmış durumda. İlk turda merkez
sağda yer alan Cumhuriyetçiler’in (Les Républicains)
adayı Valérie Pécresse oyların sadece yüzde 4,78’ini alabildi. Le Pen’in başını
çektiği Ulusal Birlik hareketi ile Le Pen’e göre daha ayrılıkçı bir aşırı sağ
kulvarda konumlanan Eric Zemmour’un Yeniden Fetih (Reconquête) hareketinin aldığı oy oranı ise yüzde 7,07 olarak
şekillendi. Sosyalist Parti’nin adayı, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun
oy oranı yüzde 1,75’de kalırken, Yeşiller’in adayı Yannick Jadot (Europe-Ecologie-Les Verts) yüzde 4,63’lük
bir oy oranına ulaşmış durumda. Seçimlerin en önemli sonuçlarından biri, sistem-dışı, aşırı sağcı ve ırkçı adayların
aldıkları toplam oy oranının (yüzde 33) şu ana kadar en yüksek seviyeye ulaşmış
olmasıdır. Bu oran, 2017’e kıyasla yaklaşık 7 puan arttı. Macron, uyguladığı ve
vaat ettiği politikalarda kendisini “merkeze” koyarken gerek Mélenchon gerekse
Le Pen’in siyasal konumlarını “aşırı”, “popülist” ya da “uç” olarak
nitelendirmektedir. Ancak, Macron bunu yaparken bu “aşırı” hareketleri giderek
daha büyük oranda Fransa siyasetinin merkezine çekmekte, kendi hareketini ise
gitgide zayıflayan ve hatta “marjinal” hale gelebilecek bir yere doğru
sürüklemektedir.
Diğer yandan, 2022 Fransa seçimlere katılım oranı ise beş yıl önceki
seçimlere göre daha düşük olarak kayıtlara geçmiş durumda. Bu sene katılım
oranı yüzde 74 oldu, bir başka deyişle, Fransa’da genel olarak seçimlerde,
kararsızların oranı oldukça yüksek bir seviyede. Bu düşük katılım oranının
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir rekor olduğu unutulmamalıdır. Birinci tur sonuçlarına göre, ilk olarak siyasi
yelpazenin merkezindeki klasik ya da geleneksel partilerin büyük bir hezimete
uğradığının altını çizmeliyiz. 2017’den bugüne gelinen süreçte Sosyalist Parti’nin
artık Fransız solunun ana aktörü olma özelliğini kaybettiğinden bahsedilebilir.
François Mitterrand’ın (1981-1995) cumhurbaşkanlığı dönemleri ve bir önceki Cumhurbaşkanı
François Hollande’ın ardından, Sosyalist Parti giderek oy kaybetmeye,
toplumsal-siyasal açıdan gerilemeye ve dolayısıyla seçmen tabanını kaybetmeye başladı.
2022’de Sosyalist Parti adayı
Hidalgo’nun, Fransız sol seçmen kitlesinden destek alamadığını söylemek
mümkündür.
Sosyalist Parti’nin yanı
sıra, geleneksel muhafazakâr sağın partisi olan Cumhuriyetçiler de yüzde 5’in
altında kalarak net bir şekilde başarısızlığa uğradı. Cumhuriyetçiler’in adayı Pécresse, Macron’a karşı muhalif
bir merkez sağ rüzgârı yaratamadı. Aksine, Pécresse’e oy verecek birçok sağ ve muhafazakâr
seçmen, Macron’a destek verdi çünkü
bu kitle Le Pen veya Mélenchon’un siyasal yelpazede güç kazanmasından büyük bir
endişe duydu. 2015’ten beri Ile-de-France (Paris) Bölgesi Başkanlığını
görevini yürüten Pécresse, seçim sürecinde göç ve güvenlik temaları üzerinde
durarak Le Pen ya da Zemmour gibi aşırı sağcı adaylara yakın pozisyonlar
sergiledi. Fransa’nın “esas” değerlerine geri dönmesi, laiklik ve türban yasağı
konusunda daha radikal tedbirlerin alınması bağlamında Fransız merkez sağının
seçimlerde radikal sağ ile bir ölçüde bütünleştiğini ileri sürmek yanlış
olmayacaktır. Sonuç itibarıyla gerek Sosyalist Parti gerekse Cumhuriyetçiler
Fransa seçim sistemine göre, yüzde 5’in altında kaldıklarından seçim
masraflarını geri isteyemeyecekler. Bu her iki parti için de örgütsel ve finansal açıdan ağır bir darbe olacaktır.
Şimdiden, 2017’yle karşılaştırıldığında 2022’deki ikinci turun çok daha
çekişmeli geçmesi bekleniyor. Macron 2017’de seçimin ikinci turunda Le Pen’e karşı yüzde 66’yla rahat bir şekilde
öne geçmişti. Aynı şeçimlerde Le Pen, Macron karşısında yüzde 33,9 oy almıştı. Birinci
turun bitimiyle, 24 Nisan’da yapılacak
ikinci tura yönelik çalışmalarını hızlandıran Macron, Fransa’nın gitgide
büyüyen emeklilik açığının tek çözümünün insanları daha uzun süre çalıştırmak
olduğu konusunda seçmenleri ikna etmeye çalışıyor. Fakat emeklilik yaşının 62’den
65’e çıkarılması ve emeklilik maaşının en az 1100 avro olarak saptanması, zaten
alım gücü azalan seçmenler açısından pek sıcak karşılanmıyor. Yakın döneme
kadar sarı yelekliler hareketinin damga vurduğu Fransa’da sosyoekonomik
sorunların yanı sıra Covid-19 pandemisiyle ilgili politikalar nedeniyle Macron yönetimi
artık 2017’deki gibi bir heyecan yaratmıyor; tam tersine daha önce kendisine oy
veren toplumsal kesimler büyük ölçüde Macron’un izlediği politikalara karşı cephe
almış haldeler.
Bununla birlikte, seçimlere giden dönemde Rusya-Ukrayna savaşının patlak
vermesi 10 Nisan öncesi anketlerde, Macron’un seçilme şansını artırmıştı. Fransa’nın
hali hazırda AB dönem başkanlığını yapıyor oluşu, Macron’un realist, dengeli ve
ılımlı bir yaklaşımla Rusya ile Ukrayna arasında diyalog ve arabuluculuğu öne
çıkarması, iç siyasette güven ve destek kazanmasına yol açtı. Bu çerçevede,
Macron seçimlerin birinci turuna kadar sadece bir kez miting organize etti ve adaylık
etkinliklerini arka plana alarak Avrupa’daki savaş ve ülke güvenliği konularına
odaklandı. Macron, 24 Nisan’da seçimleri kazanırsa, Fransa’nın son 20 yıllık
döneminde üst üste cumhurbaşkanı seçilen ilk siyasal figür olarak öne çıkacaktır.
Macron birinci tur sonrasında, aşırı sağı engellemek için çok daha fazla toplumsal
ve ekonomik boyut içeren bir programın üzerinde duruyor ve hem sol hem de sağ
seçmenleri ikna etmeyi amaçlıyor.
Birinci tur sonuçları
açısından üzerinden durulması gereken
temel soru, Macron’un Fransız solunu nasıl yanına alacağı olacak. Birçok açıdan Fransa’da ikinci turda
kazananı saptamada sol seçmenlerin, özellikle de ilk turda üçüncü sırada yer
alan Boyun Eğmeyen Fransa hareketine bağlı ya da yakın seçmenlerin kullanacağı
oyun önemi daha da artacaktır. Şu anda, Macron çoğunluğu elde edecek şekilde siyasal
yelpazenin merkezinde iyi şekilde konuşlanmış görünüyor ancak sol seçmen, Macron’un
neoliberal politikaları sebebiyle son 5 yılda büyük bir düş kırıklığı yaşadı.
Bu sebeple sol seçmenin 24 Nisan’da Macron için ne oranda destek vereceği ya da
sandığa gidip gitmeyecekleri halen belirsiz. İlk turda elenen ve toplam oy
oranları neredeyse yüzde 10’e ulaşan Sosyalist Parti (yüzde 1,75),
Yeşiller (yüzde 4,63) ile Komünist Parti (yüzde 2,28), Yeni Antikapitalist
Parti (Nouveau Parti anticapitaliste,
yüzde 0,77) ve İşçi Direnişi (Lutte
ouvrière, yüzde 0,56), seçmenlerine ikinci turda Macron’a oy vermeleri
konusunda açık bir çağrı yapsalar da bu seçmenlerin 24 Nisan’da mevcut
cumhurbaşkanına oy vereceğinden kesin olarak bahsetmek de mümkün değil. Birinci
turda aldığı neredeyse yüzde 22 oy ile üçüncü sırada kalan sol aday Mélenchon
ise, 10 Nisan akşamı seçmenlerine açıkça “Macron’a
oy verin” demese de “İkinci turda Le
Pen’e bir oy bile gitmemeli” cümlesini birkaç defa tekrar ederek açık bir
mesaj verdi. Fransız solunun son derece dağınık yapısı ve ortak bir aday
çıkaramamış olmasına dayalı tartışmalar bir yana, Boyun Eğmeyen Fransa hareketinin birinci turda aldığı
oyların 24 Nisan’da sandıkta nasıl şekilleneceği seçimlerin kaderini
belirleyecek bir mesele olarak durmaktadır. Yine de bu sol seçmenlerin birçoğunun
2017’deki gibi ikinci turda Macron’a oy vereceği düşünülebilir. Mélenchon’un
seçim akşamı aşırı sağa karşı kesin tavrı bu açıdan tekrar hatırlanmalıdır.
Ancak kimilerine göre ikinci turda Fransız solunun bir kısmı çekimser kalabilir,
diğer bir kısmı hiçbir adayı işaretlemeyip boş oy pusulası verebilir, bir kısmı
ise Le Pen’e oy vermeyi bile düşünebilir. Radikal ve popülist söylemiyle Mélenchon, Avrupa Birliği ve NATO karşıtı pozisyonu
ile birlikte Rusya taraftarı bir duruş sergilemişti. Boyun Eğmeyen Fransa’nın Cumhurbaşkanı
adayı Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı çıksa da diğer yandan Avrupa Birliği ve
NATO konusunda Zemmour ya da Le Pen gibi aşırı sağcı popülist liderlere yakın
bir noktada konumlandırılabilir.
Bu durum özellikle ikinci tur için, seçmen kitlesi üzerinde de sol ya da sağ
aşırı uçları birbirine yakınlaştırma tehlikesini de beraberinde getirmekte.
Bu tablo içinde, üçüncü
kez cumhurbaşkanı adayı olan ve seçilirse ülkeye 5 yıl içinde “çekidüzen vereceğini” ileri süren Le Pen,
Mélenchon’un hareketinden ikinci turda oy almak istiyor. Ulusal Birlik hareketi, birinci turda Macron’a oy vermeyen
yüzde 72’lik seçmen kitlesine oy desteği çağrısı yapıyor. Le Pen, beş yıl önce
ilk turda oyların yüzde 21’ini alırken bu sene oyların yüzde 24’ünü aldı. İkinci
turda ise, 5 yıl önce oyların yüzde 34’ünü alabilmişti. Birinci turda aşırı
sağda konumlanan Zemmour’un Yeniden Fetih hareketi ve Nicolas Dupont-Aignan’ın Ayağa
Kalk Fransa hareketi (Debout la France,
yüzde 2,06), ikinci turda Le Pen’e destek vereceklerini ilan ettiler. Cezayir
asıllı Yahudi bir aileden gelen ve kullandığı aşırı ayrılıkçı söylem nedeniyle
nefret suçlarından üç kez yargılanan Zemmour’a göre daha “ılımlı” gözükmeye
çabalayan aşırı sağcı Le Pen göç, yabancıların Fransa’ya girişleri ve
vatandaşlık hakları gibi konularda aslında açıkça ırkçı, göçmen düşmanı ve son
derece sınırlandırıcı yasal düzenlemeleri hayata geçirmeyi vadediyor.
Aşırı sağın giderek güçlenerek damgasını vurduğu 2022 Fransa seçimlerinin ikinci
turu için yapılan tahminler halihazırda gün be gün değişiyor ve bu durum 24
Nisan’a kadar devam edecek gibi. İki aday arasındaki farkın 2017’ye oranla çok
daha azalacağı ise kesin gözüyle bakılan bir nokta. Hatta bu farkın yüzde
5’lere inme ve bu seviyeye yakın bir yerde konsolide olma ihtimali bile söz
konusu. 2017 seçimlerinin aksine, Emmanuel Macron’un Fransızlar için geleceğe yönelik bir reform sürecini ve olumlu
bir dönüşümü ne ölçüde önerebileceği ve gerçekleştirebileceği artık pek belli
değil. Bu sebeple ikinci tur özellikle Macron için hiç de kolay olmayacak gibi
gözüküyor…
Dr. Cem Savaş, Yeditepe Üniversitesi
2008 yılında Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuş, 2009 yılında Paris VIII Üniversitesi’ne bağlı Fransız Jeopolitika Enstitüsü’nde (Institut Français de Géopolitique) yüksek lisansını tamamlamıştır. 2009-2011 yılları arasında Kanada’da araştırma yapmış ve 2011 yılında Laval Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. 2012 yılında Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler programına başlamıştır. 2016-2017 döneminde Fransa’da Grenoble Alpes Üniversitesi’nde bir saha çalışması yaptıktan sonra Fransız dış politikası, frankofoni ve kültürel diplomasi üzerine yazdığı tez çalışmasını 2019’da tamamlamıştır. 2020-21 döneminde İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapmıştır. Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (Fransızca) bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. İlgi Alanları, Fransız Dış Politikası, Jeopolitik yaklaşımlar, Uluslararası İlişkiler Teorileri, Avrupa çalışmalarıdır.
Bu Yazıya Atıf İçin: Cem Savaş , “2022 Fransa Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Birinci Turun Ardından: Sistem-dışı Partilerin Önlenemez Yükselişi”, Panorama, Çevrimiçi Yayın , 18 Nisan 2022, https://www.uikpanorama.com/blog/2022/04/18/2022-fransa-cumhurbaskanligi-secimleri-birinci-tur/
Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.