Akademik Yayıncılığın Öteki Yüzü: Yağmacı Dergiler, Yayınevleri ve Tez / Makale Ofisleri – Şevket Ovalı

DOI: 10.13140/RG.2.2.29653.09444/2



GİRİŞ

Türkiye’deki akademik yayıncılığın pek
çok sorunu bulunmakla birlikte alanda çalışanların neredeyse fikir birliğine
vardığı en önemli sorunlar, yağmacı dergiler, yerel ama uluslararası
yayınevleri ve ücret karşılığı tez/yayın yapan ofislerdir. Bu sorunların Akademik Teşvik Yönetmeliği’nin 18 Aralık 2015’te yürürlüğe girmesinin ardından çığ
gibi büyüdüğünü söylemek mümkündür. Selçuk Beşir Demir’in 2018 yılında
yayınladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye, yağmacı dergilerde en
çok yayın yapan ülkeler arasında Hindistan ve Nijerya’dan sonra 3. Sıraya
yerleşmiştir.[i] Öte
yandan sosyal medyada neredeyse her hafta, intihal vakaları, yağmacı dergilerde
yapılan yayınlar, para karşılığı yazdırılan tezler ve makalelerle ilgili
haberler çıkmaktadır. Ancak soruşturmanın gizliliği prensibi nedeniyle belirli
bir zaman aralığında bu başlıklarda Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Üniversiteler
Arası Kurul (ÜAK) veya rektörlüklere kaç şikâyetin yapıldığını, kaç disiplin
soruşturması yürütüldüğünü, kaç kişinin ceza aldığını veya kaç olayın adli vaka
haline geldiğini öğrenmek mümkün değildir. Öte yandan bu sorunları çözmek veya
caydırıcı tedbirler alabilmek Uluslararası İlişkiler alanında çalışanların
çabalarının ötesinde daha makro ölçekte bir irade ve çabayı gerektirmektedir.
Bu kısıtlılıklardan hareketle bu sunumun amacı, akademik yayıncılıktaki
sorunları doğru teşhis etmek ve sorunlara dair çözüm önerileri ve tedbirleri
Uluslararası İlişkiler camiası özelinde tartışmaya açmaktır.

YAĞMACI DERGİLER

Yağmacı dergiler sadece Türkiye’de
değil, tüm dünyada giderek büyüyen bir sorun haline gelmiştir. Bu konuda
kamuoyunda da çok ses getiren ilk kapsamlı araştırma 2008’de Kanadalı
kütüphaneci ve araştırmacı Jeffrey Beall tarafından başlatılmıştır. Beall,
kendisine e-posta yoluyla gelen editörlük tekliflerinin artmasından yola
çıkarak, ücret karşılığı açık-erişim sağlayan dergilerle ilgili bir araştırma
başlatmıştır. Beall’in yayınladığı liste o kadar çok ses getirmiştir ki, listede yer alan bazı
yayıncılar, kendisini “ticari itibarlarını zedelemekle” suçlamışlar ve dava
açmakla tehdit etmişlerdir. Öte yandan listeye objektif değerlendirmeden uzak
olma, listeye giren derginin isminin lekelenmesi ve bir daha çıkışının zor
olması, ücret karşılığı açık-erişim sağlayan tüm dergilere şüpheyle bakılmasına
yol açması gibi pek çok eleştiri de gelmiştir. Artan baskılar sonucunda
Beall’in listesi 2017 yılında internetten kaldırılmıştır. Ancak bugün pek farklı kurum ve kişi tarafından
hazırlanan benzer listelere rastlamak mümkündür.

Yağmacı dergilerde yapılan yayınlar
konusunda YÖK tarafından ilk ciddi adım 2019 yılında atılmıştır. Dönemin YÖK
başkanı Yekta Saraç’ın talimatıyla ÜAK ve 5 üniversite rektörü tarafından
hazırlanan raporda yağmacı dergilerin özellikleri sıralanmış ve bu dergilerin
atama, yükseltme ve akademik teşvik başvurularında kullanılamayacağının altı
çizilmiştir. Rapora göre yağmacı dergilerin ortak özellikleri şunlardır:

1- Yayımlama için makale değerlendirme ücreti (Article Processing Charge) ödenmesinin zorunlu tutulması.

2- Makaleleri hızlı yayınlama sözü verilmesi ve
yayınlanması.

3- İlan ettiği konu dışında veya birbiriyle ilgisi
olmayan birçok farklı alanda makalelere yer verilmesi.

3- Yayın ilkeleri açıklamasının eksik olması.

4- Yayın ilkelerinde açıkça makalelerde özgünlük, önem ve
etki aranmadığının belirtilmesi.

5- Yayınlanan araştırmanın telif hakkını saklama veya
koruma politikası olmaması.

6- Hakem sürecinin gerçekçi işletilmemesi, hakem görüş ve
önerilerinin yazar ile paylaşılmaması.

YÖK’ün bu rapor doğrultusunda 7 Mart
2019’da yağmacı dergilerle ilgili aldığı kararın hemen sonrasında ÜAK, 2019
Ekim dönemi doçentlik başvuruları için internet sitesinde hazırlanan Soru-Cevap bölümünde hangi dergilerin beyannamede yer alabileceğini şu
şekilde belirtmiştir.

“Aşağıdaki dergiler doçentlik başvuru
şartlarında (beyannamede) kullanılabilir:

· Makale başvurusu
sırasında -kabul/red şartına bağlı olmaksızın- ücret alan dergiler;

· Abonelik usulü
ile çalıştığı halde ilgili makaleyi açık erişimli yapmak için ücret talep eden
dergiler;

· Makale basımı
sürecinde yazarlardan herhangi bir ücret talep etmeyen dergiler.

  •  Başvuruda beyan
    edilen makalenin yayımlandığı dergi, şeklen yukarıda belirtilen “beyannamede
    kullanılamaz dergiler” nitelemesine uymakla birlikte, ilgili derginin bu
    kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğini iddia eden adaylar gerekçesini
    belirterek ilgili makaleyi beyan edebilir.”

Bu karar bir ilk olması açısından
önemli olmakla birlikte iki sebepten ötürü eleştirilere hedef olmuştur:

1- Ortada bir yağmacı dergi listesi bulunmamaktadır. Ne
YÖK ne ÜAK bünyesinde böyle bir listenin yayınlanmaması bu dergilerde yayın
yapanların idari soruşturmalardan ceza almamasına neden olmaktadır.

2- Yağmacı dergilerde yayınlanan çalışmaların kontrolü ve
rapor edilmesi konusunda yetkili bir kurum veya birim yoktur. Bu dergilerde
yayın yapanları tespit etme görevi akademik teşvik başvurularında
üniversitelerdeki yetkili kurullara, doçentlik değerlendirmelerinde ise jüri
üyesi profesörlere bırakılmıştır.

2019 tarihli kararların çözemediği ve
hatta arttırdığı belirsizlik YÖK’ü de rahatsız etmiş olacak ki 2022 Ocak ayı
içinde yağmacı dergilerle ilgili yeni bir karar yazısı üniversitelere
gönderilmiştir. Yazıda hangi dergilerin yağmacı sayılacağı şu şekilde
duyurulmuştur.

Yağmacı/şaibeli
sayılmayan dergiler:

  • WEB of Science’de Q1, Q2, Q3 sınıfında yer alan dergiler
    (Editöryal ve/veya basım süreçlerinde ücret talep eden veya etmeyen);
  • WEB of Science’de Q4 sınıfında yer alıp editöryal (editorial processing charge) ve/veya basım sürecinde (article
    processing charge
    ) ücret talep
    etmeyen dergiler;
  • WEB of Science’de Q4 sınıfında yer alıp editöryal ve/veya
    basım süreçlerinde ücret talep etmekle birlikte sadece ilgili bilim alanı
    mensuplarının üye olabildiği bir branş derneğinin, üniversitenin, enstitünün
    veya bilimsel bir kurumun yayın organı olan ve 2010 yılı öncesinden itibaren
    basılmakta/yayınlanmakta olup abone usulü olarak çalışan ulusal/uluslararası
    dergiler.

Yağmacı/Şaibeli
dergiler:

  • Yukarıdaki
    kriterlere uymayan Q4 dergiler.

Ancak ortada bir liste olmadığı
müddetçe bu kararın da sorunu çözmekten uzak olduğu ve tartışılacağı aşikârdır.
Öte yandan tüm kriterleri karşılayıp yağmacı dergi olarak kabul edilmeyen ancak
ipuçları takip edildiğinde yağmacı dergi sayılması gereken dergiler de
bulunmaktadır. 

Örnek olay: X Dergisi

1- Derginin özel olarak odaklandığı bir
bilim alanı bulunmamaktadır. Coğrafya, tarih, hukuk, mühendislik, işletme,
pazarlama, sosyoloji, turizm vb. her alandan yayın kabul edilmektedir.

2- Ayda 2 sayı yayınlanmaktadır.

3- 2022 Ocak ayında çıkan 2 sayıda
toplam 1044 makale yayınlanmıştır.

4- Makale yayına kabul edilirse makale
değerlendirme ücreti olarak 2000 İsviçre frangı talep edilmektedir. Bunun
karşılığı olan avro, sterlin ve Amerikan doları da kabul edilmektedir

5- Makalelerin değerlendirme süresi çok
kısadır ve bu süre hakem değerlendirme süreçlerinin sağlıklı işletilip
işletilmediği konusunda şüpheler doğurmaktadır. Örneğin 2022 Ocak ayında
yayınlanan ilk sayıda yer alan bir makalenin 4 Aralık 2021’de gönderildiği 13
Aralık 2021’de yayına kabul edildiği ve 21 Aralık’ta da online yayınlandığı
görülmüştür.

6- Derginin kendi web sitesine göre
etki faktörü 3.251, Scopus Atıf Skoru: 3.9’dur. Web of Science’ta taranmakta ve
SSCI’da (Social Sciences Citation
Index
) kendi alanındaki
kategoride Q2’de yer almaktadır. Akademik teşvik ve doçentlik başvurularında
tüm kriterleri karşılamakta olan bu derginin aslında yağmacı dergi olarak
değerlendirilmesine yetecek derecede verilere web sitesinden kolaylıkla erişmek
mümkündür.

ŞAİBELİ
ULUSLARARASI ETKİNLİKLER

Uluslararası etkinlikler konusu da
yağmacı dergilerden bağımsız değerlendirilemeyecek bir başlıktır. YÖK 2019
yılında bu konuda da bazı düzenlemelere gidileceğini açıklamıştı, fakat henüz
bu konuda somut bir adım atılmamıştır. Halen katılım sağlanan etkinliğin
uluslararası sayılması için üç farklı tanım, kriter ve uygulama bulunmaktadır.

1- YÖK’ün Akademik teşvik yönetmeliğindeki şartlar:

a) Türkiye dışından en az beş farklı ülkeden sözlü tebliğ
sunan katılımcının olması

b) Tebliğlerin yarıdan fazlasının Türkiye dışından
katılımcılar tarafından sunulması

c) Etkinliğinin uluslararası olup olmadığının ve ödemeye
esas teşkil edip etmediği konusunda üniversite yönetim kurulu kararının olması

d) Tebliğin ilgili etkinlikte sunulmuş olduğunun
belgelendirilmiş olması

e) Ayrıca değerlendirme için tebliğin elektronik veya
basılı olarak etkinlik tebliğ kitapçığında yer alması ve yayımlanmış tam
metninin sunulması

2- TÜBİTAK Yurtdışı bilimsel etkinlere katılımı destekleme
programı şartları:

a) Hakemli ve en az üç yıldır düzenleniyor olması

b) Sözlü sunum için kabul almış olmak veya davetli
konuşmacı olmak

c) Yayınlanmamış bir çalışma sunuyor olmak

d) Etkinliğin gerektirdiği yabancı dil şartının
sağlanıyor olması (YDS YÖKDİL 60, TOEFL IBT 72)

e) Başvuru yapılacak bilimsel etkinliğe ait
toplantıların, Web of Science Conference Proceedings Citation Index (CPCI-S,
CPCI-SSH) veya Scopus veri tabanlarında indeksleniyor olması

3- Üniversiteler Arası Kurul Şartları: En geniş kapsamlı tanımlamayı yapan ÜAK, uluslararası
etkinliği, farklı ülkelerden bilim insanlarının bilim kurulunda bulunduğu ve
sunumların bilimsel ön incelemeden geçirilerek kabul edildiği toplantı olarak
tanımlamaktadır.

Bunların dışında, üniversitelerin YÖK akademik
teşvik yönetmeliği çerçevesinde isteyebileceği ekstra koşullar olabilmektedir.
Etkinliğin en az 5 yıldır düzenleniyor olması, meslek örgütleri veya
üniversiteler/araştırma merkezleri/enstitüler/ tarafından düzenleniyor olması
gibi şartlar istenebilmektedir.

Burada da uluslararası diye sunulan pek
çok etkinliğin görünürde hem doçentlik başvuruları hem de akademik teşvik için
gerekli şartları sağladığını ve bunun ötesinde bir fonksiyonu olmadığını
söylemek yanlış olmayacaktır. Peki kâğıt üzerinde tüm kriterleri karşılayan bu
etkinlikleri daha nitelikli uluslararası etkinliklerden nasıl ayırabiliriz?

1- Etkinlik odağının belirli bir
disiplini veya o disiplinle ilişkilendirilebilecek alt bir alanı değil, çok
geniş bir alanı kapsaması. Bir başka deyişle birbirinden bağımsız ve/veya bağ
kurulması güç olan pek çok farklı disiplinden farklı sunumların olması. Örneğin,
“Uluslararası Sosyal Bilimler Konferansı”, “Uluslararası İnsani Bilimler
Konferansı”, “Uluslararası Multidisipliner Bilimler Kongresi” veya bir şehir
ismi ile birlikte yapılan uluslararası konferans duyuruları. Son gelen
çağrılardan bir tanesi şu düşük cümleyle yazılmış metni paylaşmaktaydı: “Değerli
Bilim İnsanları, Sizleri Sosyal Bilimlerin, Mühendislik ve Fen Bilimlerin,
Sağlık ve Spor Bilimlerinin her alanında yazılmış olan özgün akademik
çalışmalarınızı bekliyoruz.” Bu etkinliğin nitelikli bir etkinlik olamayacağı
ortadadır.

2- Düzenleme ve Bilim Komitelerinin ya
belli olmaması ya da çok geniş tutulması. Örnek olay: Mayıs ayı içerisinde
gelen bir davette yine Mayıs ayı içerisinde düzenlenecek bir kongrede 13 adet
onur komitesi üyesi, 78 adet düzenleme komitesi üyesi, 34 adet ülke koordinatörü,
66 adet danışma kurulu üyesi bulunmaktaydı.

3- Özet gönderme ve kabul tarihi
arasındaki çok kısa süreler bildirilerin bilimsel süzgeçten geçirilmeden kabul
edildiği şüphesini doğurmaktadır.

4- “İkinci bir bildiri sunmak
isterseniz” ifadesiyle ekstra ücret istenmesi. Bu tür örneklerde kongre
metinlerinin ISBN numaralı kitapta veya endeksli bir dergide yayınlanması
sözüyle katılım ücretlerinin ilgili derginin kalibresi oranında artırılmaktadır.

Başvuru sayfalarında yukarıdaki
maddelerin biri veya birkaçına rastlamak, kuşkusuz ilgili etkinliğin şaibeli
olduğunu kanıtlamaz, ancak başvuru öncesinde dikkatli olunması gerektiğine işaret
eder.

Örnek olay: X Konferansı

Bildiri
Özetlerinin Gönderilebileceği Son Gün: 23 MAYIS 2022

Katılım
Ücretinin Yatırılması: 24 MAYIS 2022

Kongre
Programının İlanı: 25 MAYIS 2022

Kongre
Tarihi: 28-29 MAYIS 2022

Tam
Metinlerin Gönderilebileceği Son Gün: 01 HAZİRAN 2022

Kongre
Kitabının Yayınlanması: 10 HAZİRAN 2022

Kongremiz
Doçentlik, Akademik Teşvik ve Yükselme Kriterlerini Karşılamaktadır.

Tüm bilim
dallarına açıktır. Disiplin ve konu esaslı oturumlar yapılacaktır.

Örnek Olay: Y Konferansı

2018 yılında araştırmacı Tevfik Uyar,
tüm Türk dillerinin kabul edileceği bir kongre çağrısı alıyor. Kongrenin
şaibeli olduğu şüphesine kapılınca test etmek için Salamad İdrisova isimli
uydurma bir Kırgız karakter yaratıyor. Bu hayali karakterin çalıştığı yer
olarak da Almanya Ulm Türkiyat Enstitüsü diye bir kurumu adres gösteriyor.
Yarısı kongrenin kendi çağrı metninden oluşan tamamen uydurma bir metni Google Translate üzerinden Kırgızca’ya çevirip Kongre Bilim Komitesine gönderiyor. 24 saat
içinde imzalı kabul mektubu geliyor ve Google
Translate
ile elde edilen uydurma metin, kongre bildiri
kitapçığında yerini alıyor.

“YEREL”
ULUSLARARASI YAYINEVLERİ

Gerek doçentlik gerekse akademik teşvik
başvurularında, uluslararası yayınevleri tarafından yayınlanmış kitap, kitap
editörlüğü ve kitap bölümü gibi başlıklarda yüksek puanların alınması öngörülmesinden
sonra pek çok ulusal yayınevinin kısa sürede “uluslararası” yayınevine
dönüştüğü görülmüştür. Hangi yayınevlerinin uluslararası yayınevi olarak kabul
edileceği konusunda da 2 farklı uygulama göze çarpmaktadır.

1- Üniversiteler Arası Kurul, 2022 doçentlik başvuru
şartlarında en az beş yıl uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten,
yayımladığı kitaplar dünyanın bilinen üniversitelerinin kataloglarında yer alan
ve aynı alanda farklı yazarlara ait en az 20 kitap yayınlamış olan
yayınevlerini “uluslararası” olarak nitelemektedir.

2- YÖK Akademik Teşvik Yönetmeliği ise uluslararası
yayınevini, en az beş yıldır uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten,
Türkçe dışındaki dillerde aynı alanda farklı yazarlara ait en az yirmi kitap
yayımlamış ve yükseköğretim kurumu
senatosunun kararıyla alanında etkinliği ve saygınlığı kabul edilen yayıneviolarak tanımlamaktadır.YÖK burada ÜAK’tan farklı olarak,
hangi yayınevinin uluslararası olarak kabul edileceğinin takdirini üniversite
senatolarına bırakmıştır.

Ticari olarak yürütülen akademik
yayıncılık, kâr amaçlı bir sektör olduğundan buradaki aktörler kısa zaman da
kendilerini istenen kriterlere uygun hale getirmişlerdir. Öyle ki bugün Türkiye’de
akademik yayıncılık alanında faaliyet gösterip de “uluslararası” olmayan
yayınevi neredeyse kalmamıştır.

Örnek Olay: X Yayınevi

Merkezi İç Anadolu’daki bir ilimizde
bulunan “uluslararası nitelikli” bir yayınevi her ay uluslararası kitap
yayınlamakta ve akademisyenlerin e-postalarına “bu ayki kitap bölümleri”
başlığı ile çağrı göndermektedir. Örnek çağrı aşağıdaki şekilde gelmektedir:

MAYIS AYI BASILI KİTAP AKADEMİK YAYIN
TAKVİMİ

Başlık: Sosyal, Beşerî ve İdari Bilimler Alanında Uluslararası
Araştırmalar XIII

SON BÖLÜM KABUL TARİHİ: 25 MAYIS 2022

TAHMİNİ YAYIN TARİHİ: 30 MAYIS 2022

Yayınevinin yayınladığı 65 uluslararası
e-kitabın sadece 5’i İngilizcedir ve tüm diğer kitaplar Türkçe yayınlanmıştır.
Bu kitapların basılı versiyonları yoktur, ancak istendiği taktirde ücreti
karşılığı posta ile gönderilmektedir. Bu yayınevinin yayınladığı derleme
kitaplar incelendiğinde, turizm, iktisat, tarih, ilahiyat vb. pek çok alanda
makalenin tek bir kitap altında toplandığı görülmektedir. Bu belki
üniversitelerin Sosyal Bilimler Enstitüsü dergilerinde normal kabul
edilebilecek bir tarz olabilir, fakat bir kitabın içinde karşımıza çıktığında
hiç de normal karşılanamayacak bir durumdur. Örneğin bu yayınevinden
yayınlanmış bir kitabın içerisinde Osmanlı selefiliği, dijital okuryazarlık,
üniversite öğrencilerinin hayvan haklarına bakışına dair anket çalışması gibi
birbiriyle ilişkisiz konular bir arada yer alabilmiştir.

TEZ VE MAKALE YAZIM OFİSLERİ

Son yıllarda sıkça karşımıza çıkan bir
başka sorun da tez-makale yayın ofisleridir. Halihazırda Google arama motoruna
“tez yazılır” ifadesini girdiğiniz zaman 8000’den fazla site ve bolca reklam
çıkmaktadır. Başkasının adına tez yazmak akademik etiğe aykırı olduğu için bu
sektördeki firmalar “tez yazmıyoruz, danışmanlık hizmeti veriyoruz” diyerek
reklamlarını da akademik danışmanlık başlığı ile yapmaktadırlar. Hatta bazı
şirketler Turnitin gibi intihal programından geçme ve tez kabul
edilmezse ücret iadesi garantisi de vermektedirler.

Ocak 2022’de Hürriyet gazetesinin
internet sitesinde Beyazıt Şenbük tarafından kaleme alınan bir yazıda bu ofislerin sayfa başına 70 ila 120 lira gibi bir ücret
istedikleri, teslim tarihine göre veya sayfa sayısına göre indirim ve taksit
imkânı sağladıkları belirtilmişti. Bir başka araştırmada 2014 yılında tavan fiyatın 10.000 TL civarı olduğu,
fiyatı etkileyen faktörlerin devlet-vakıf üniversitesi, yüksek lisans, doktora
veya doçentlik tezleri farklılıkları olduğu ifade edilmiştir. YÖK’ün resmi
verilerine göre 2021 yılı itibariyle lisansüstü eğitim programlarına kayıtlı
öğrenci sayısının 450.000’e yaklaştığı düşünülürse bu şirketler için iştah
açıcı ve yüksek potansiyelli bir piyasanın oluştuğu ortadadır.

Konunun sosyal medya ve ulusal basında
artan bir biçimde yer bulmasıyla birlikte YÖK 2021’de harekete geçmiş ve para
karşılığı tez yazanlarla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç
duyurusunda bulunulmuştur. Mevzuata göre parayla tez yazdırmak TCK’da
“nitelikli dolandırıcılık” olarak değerlendirilen suç tanımına girmekte ve suçu
işleyene 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve idari para cezası
verilebilmektedir.

Örnek Olay: X Şirketi Tez Yazdırma
Fiyat Listesi

Doktora
Tezi (Sadece literatür tarama)
100 TL
ile 250 TL
Yüksek Lisans
Tezi
70 TL ile
110 TL
Tezsiz
Yüksek Lisans Proje
50 TL ile
70 TL
Yüksek
Lisans Mimarlık Tezi
100 TL
ile 150 TL
Yüksek
Lisans Hukuk Tezi
70 TL ile
120 TL
MBA
(İşletme Yüksek Lisans Tezi)
70 TL ile
120 TL
İş
sağlığı ve Güvenliği Projeleri
50 TL ile
80 TL
Lisans
tezi / Bitirme Projesi
50 TL ile
60 TL
Endüstri
Mühendisliği
100 TL
ile 150 TL
Bilgisayar
Mühendisliği
100 TL
ile 150 TL
Mimarlık
Fakültesi
100 TL
ile 150 TL
Ön Lisans
Projesi
40 TL ile
60 TL
İngilizce
Tez Yazdırma
150 TL
ile 250 TL
Akademik
Makale Türkçe
70 TL ile
120 TL
Akademik
Makale İngilizce
120 TL
ile 200 TL
Tez
düzenleme
5 TL
Tez
formatlama
5 TL
Basıma
hazır hale getirme
5 TL
Kaynak
araştırmada yardımcı olma
500 TL
ile 1000 TL

Tez yazım ofislerinin pek çoğunun
makale yazım hizmeti de verdiğini atlamamak gerekir. Bu şirketlerin bazıları
makaleye kabul edilme garantisi verecek kadar iddialıdırlar. Fiyatlar WhatsApp
veya e-posta üzerinden görüşmelerde karşılıklı olarak belirlenmektedir.

Örnek Olay: X Firmasının Reklamı

Kurumumuz, taleplerinize bağlı olarak görev alan
akademisyenler, doktorlar, web uzmanları, teknik personeller ve alanında
kitapları ve hakem heyeti bilgi, tecrübe ve belgeleri olan üyelerimizden
oluşur. Tüm çalışmalarımız, üç aşama ile sonlandırılır:

1. Makalenin, uygun üye tarafından hazırlanması;

2. Mesleği redaktör ve editörlük olan uzmanlarımız
tarafından gözden geçirilmesi ve imla ve dil kurallarının gerekiyorsa
uygulanması;

3. Teslim aşaması öncesi gerekli teknik uzman tarafından,
talep sahibinin isteğine uygun formatta kendisine teslim edilmesi.

Örnek Olay: Y Firmasının Reklamı

Akademik yazılar, makaleler akademik kariyer yapmak
isteyen herkes için bir zorunluluk. Haliyle bunu en iyi şekilde yapmak istersiniz
ve bunu yaparken de zorlanabilirsiniz. Bizse size tam bu noktada yardım etmek
için varız. Makaleleriniz için bize başvurabilirsiniz ve bizden yardım
alabilirsiniz.

ÖNERİLER

1- Yayınları ve faaliyetleri şüpheli
görülen ve bu gerekçeyle doçentlik başvuruları reddedilen adaylar mahkemeye
başvurduklarında idare mahkemeleri “ÜAK tarafından yayınlanan şaibeli dergi
listesi bulunmadığı için aday bunu bilmemektedir” gerekçesiyle davacıyı haklı
bulmakta, ÜAK ve YÖK şaibeli dergi listesi yayınlamaya kalkınca da Danıştay
bunu “rekabete aykırı” bulmaktadır. Bu yüzden akademik yayıncılık alanında etik ihlalleri
önlemek için öncelikle kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması şarttır.

2- Yasal düzenlemenin ardından, YÖK
bünyesinde bir üst yönetmelik çerçevesinde ilgili bilim alanında alt
komitelerin oluşturulması ve bu komitelerin alacağı kararlarla her yıl yağmacı
dergi listeleri yayınlanması gerekmektedir.

3- Düzenleyicileri arasında üniversite
ve üniversitelere bağlı araştırma merkezleri, enstitü, fakülte, bölüm ya da
meslek odası, meslek örgütü veya 5 yıldan fazladır düzenli faaliyet yürüten
düşünce kuruluşları olmayan faaliyetlerin, ulusal veya uluslararası akademik
etkinlik kategorisinde değerlendirilmemesi şarttır. Bu konuda karar mercii olan
ve yönetmelikle yetki verilen üniversite yönetim kurullarının şaibeli kongreler
konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

4- Hangi yayınevlerinin uluslararası
kabul edileceği konusunda karar mercii olan üniversite senatoları daha özenli
ve seçici davranmalıdırlar. Bu doğrultuda bölüm, fakülte ve üniversite akademik
teşvik komisyonları üyeleri daha aktif rol üstlenmelidirler.

5- Tez savunmalarında, doçentlik dosya
incelemelerinde, atama ve yükseltme dosyalarında karşılaşılan tüm şüpheli
durumların ivedilikle rapor edilmesinden çekinilmemeli bireysel çabaların
artmasının caydırıcı bir etki yaratacağı unutulmamalıdır.

SONUÇ

Son yıllarda özellikle sosyal bilimler
alanında çalışan akademisyenler giderek daralan ve daha rekabetçi hale gelen
bir emek piyasasında çok ciddi sorunlarla boğuşmak zorunda kalmışlardır. Bu
sorunlar içerisinde sürekli yayın ve faaliyet baskısı altında üretmeye
çalışmak, idari görevlerin çoğu zamandan görmezden gelinmesi ve akademik
yayınların performans değerlendirmeleri için en önemli ve çoğu zaman yegâne
kriter haline gelmesi, iş güvencesinin giderek azalması, iletişim araçlarının
gelişmesiyle hızlanan ve pandemi döneminde iyice artan günün her saati
erişilebilir olma zorunluluğu başı çekmektedir. Akademik yayıncılığın etik
boyutu ise tüm bu sorunlardan bağımsız olarak kendi başına ayrı bir başlık
olarak düşünülmelidir. Çünkü yukarıda sayılan sorunların hiçbiri tek başına
veya birlikte akademik yayın ve faaliyetlerde etik dışı davranmanın gerekçesini
oluşturamaz.

Akademik yayıncılıktaki etik sorunlar
Uluslararası İlişkiler akademyasının ötesinde makro ölçekte çözümler
gerektirmektedir. Yasa ve yönetmeliklerle yeniden düzenlenmesi gereken bu
alanda oluşan her boşluk ve uygulamadaki farklılıklar etik dışı davranmaya
istekli öğrenci, akademisyen, şaibeli kongre organizatörleri ve şaibeli
yayınevlerinden oluşan bileşenleri daha da cesaretlendirmektedir. Gerekli
tedbirlerin alınmaması veya sorumluluk üstlenilmemesi tüm disiplinlerde beklenebileceği
gibi Uluslararası İlişkiler alanında da literatürü takip edememe, disipline
özgü dinamizmi kaybetme, kendini tekrarlama, ihtiyaç duyulan özgün katkıyı
verememe gibi sonuçlar doğuracak eninde sonunda da vasatın tahakkümüne yol
açacaktır.


NOTLAR
[i] Selçuk Beşir Demir, Predatory Journals: Who Publishes in them and Why?”, Journal of Informetrics, Cilt 12, 2018, s. 1296-1311.



Doç. Dr. Şevket Ovalı, Dokuz Eylül Üniversitesi

Doç.Dr. Şevket Ovalı, Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde 1996 yılında tamamlamıştır. Yüksek lisans derecesini Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan, doktora derecesini ise Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim Dalı’ndan alan Doç Dr. Ovalı, 2004’ten bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Bir süre Hollanda Maastricht University College’da lisans ve lisansüstü dersler veren Ovalı’nın başlıca çalışma alanları, uluslararası güvenlik, Türk dış politikası, Türk-Yunan ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileridir. Doç. Dr. Ovalı, 2010’dan beri Uluslararası İlişkiler Dergisi’nin editörü olarak görev yapmaktadır.


“Bu çalışmanın ilk hali Uluslararası İlişkiler Konseyi ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 26-29 Mayıs 2022 tarihlerinde Mersin Divan Otel’de düzenlenen ve GA_Panorama, Uluslararası İlişkiler dergisi, Global Academy ve Altınbaş Üniversitesi tarafından desteklenen IX. Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitimi Kongresi kapsamında 29 Mayıs 2002’de gerçekleştirilen “Uluslararası İlişkiler ve Etik” panelinde sunulmuştur.”