Güvenlik ve Savunmada Yapay Zekanın Yansımaları – Fatih Ceylan


Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı; ilkinden o kadar da emin değilim.
Albert Einstein

Yapay Zeka (YZ) uygulamaları her geçen
gün hayatımızı etkileyen yeni gelişmelere sahne oluyor. YZ alanındaki geometrik
ilerlemeler; eğitim, sağlık, iletişim, sanayi, tarım, hizmetler, iklim gibi
sivil yaşamı kapsayan hemen her sektörde olduğu kadar güvenlik ve savunma
alanlarında da kökten değişime yol açacak yeni bir çağı simgeliyor. YZ’de lider
ülke olmaya dönük atılımlar beraberinde jeostratejik çekişmelere yeni halkalar
ekliyor.

YZ’nin kavramsal köklerini eski çağlara kadar götürmek mümkün. YZ’nin
günümüze kıyasla ilkel kalan ilk uygulamaları 1950’li yıllarda başlamış, 1956’da ABD’deki bir konferansta
YZ terimi ilk kez kullanılmış, 1957’de ABD ve SSCB arasında uzayda yarışın
başlamasıyla bu alandaki çalışmalar hız kazanmıştır. 1960’lı yıllarda bilgisayar
teknolojisinde ve yazılımlarında gözlenen ivmeyle birlikte, bilgisayarların bir
ağ içinde çalışabilmeleri için eğitilmelerine yönelik olarak ABD’de yürütülen faaliyetler
özellikle askeri alanda ciddi ilerlemelereneden olmuştur. YZ’nin şekillenmesi
ve geliştirilmesinin önü bu suretle açılmıştır.

YZ’yi, özünde insan beyninin işlevlerini
zeka bölümü (IQ) ve duygusal bölüm (EQ) tabanlı olmak üzere gelişmiş
algoritmalarla beslenen, birçok yeni ve çığır açan teknolojilere dayalı bir üst
küme olarak tanımlamak mümkün. Bu kümenin altında inovasyon, büyük veri,
nesnelerin interneti, otonom ve bulut-sürü tabanlı teknolojiler, kuantum
teknolojiler/bilgisayarlar, robotik, bio ve nano teknolojiler, hipersonik
yetenekler, makine öğrenimi ve insan-makine işbirliği vb. karmaşık yenilikçi teknolojilere
dayalı bir dizi alt-kümebulunmaktadır.

YZ’den güvenlik-savunma alanında
yararlanmanın temel hedefleri arasında geniş ölçekli bilgi-veri tabanlı stratejik
öngörüde bulunmak, konvansiyonel ve sıra dışı (siber, hibrit tehditler gibi)  risk ve tehditlere karşı erken uyarı
yeteneğini geliştirmek, durumsal farkındalığı arttırarak karar alma sürecini
daha etkin hale getirmek gibi bileşenleri saymak gerekir. YZ bu  özellikleriyle sadece askeri alanla sınırlı
kalmayıp, sivil sektörlerin de ilgi ve çıkarlarıyla doğrudan ilintilidir.

Savunma yönü itibariyle yaklaştığımızda,
yeni ve çığır açan teknolojilerde başı çeken YZ’nin, küresel ölçekte işbirliği
gerektiren bir yetenek olduğu kadar bir kuvvet ve tehdit çarpanı oluşturduğunu
yadsımak mümkün değil. YZ’nin geleneksel kuvvetleri (kara-hava-deniz) olduğu ölçüde
siber alanı ve uzay yeteneklerini de dönüştürecek derecede etkiler doğuracağına
kesin gözle bakılmalı. Bu açıdan yaklaşıldığında YZ’nin, sahaya sürülecek
kuvvetlerin tertiplenmesinde, ağa dayalı bir mimari içinde çalışmalarında, otonom
tabanlı sistemler nedeniyle karar alma süreçlerinde yeni uygulamalara
başvurulmasında, kuvvetlerin eğitim-taliminde, tatbikatlarda, harekât
gereksinimlerinde ve konsept-doktrinlerin gözden geçirilmesinde başat bir rol
oynayacağı artık nesnel bir gerçeklik olarak gündeme gelmiş bulunuyor.

YZ’de liderliği elinde tutacak güçlerin
veya ülke gruplarının dünya siyasetinin belirlenmesinde ve ileri teknolojilere
dayalı stratejik üstünlüğü sağlamada ön safta yer alacağı şüphe götürmez bir
gerçeklik. Bu bağlamda, YZ’nin son dönemde keskinleşen stratejik rekabetin doğrudan
ve en önemli öznelerinden biri olması sürpriz oluşturmuyor.

Çin’i en önemli sistemik rakibi ilan
eden ABD’nin, Çin’le yarı iletkenler ve çip üretiminde giriştiği rekabeti
derinleştirmesini YZ dahil yeni ve çığır açan teknolojilerde üstünlüğü korumak
amacıyla sürdürdüğü bir çekişme olarak okumak mümkün, hatta gerekli. Bu
alandaki rekabeti ‘Çip Savaşı’ olarak tanımlayanların sayısı gün
geçtikçe artıyor. Ağustos 2022’de Biden yönetiminin ilan ettiği ‘Çip ve Bilim
Yasası’, ABD-Çin rekabetinin inovasyonda giriştiği rekabetin önemli bir
göstergesini oluşturuyor. Bu yasayla mikroçip odaklı araştırma-geliştirme ve
üretimin ABD’ye kaydırılması için ayrılan 52,7 milyar dolar tutarındaki mali
kaynak dikkat çekiyor.

YZ ve bunu besleyecek teknolojilerin
geliştirilmesinde elbette Çin de geri kalmıyor. Çin lideri Xi Jinping, 2017’de
YZ alanında Çin’in hedefini ortaya koymuş durumda: Çin, 2030’da YZ’de dünya liderliğine oynamakta. Bu ana hedef doğrultusunda
ekonomisine 600 milyar dolarlık bir katma değer sağlamayı amaçlıyor.

YZ’nin hem bilim-teknoloji hem askeri
alanda sağlayacağı üstünlük tabiatıyla Rusya’nın da radarına girmiş durumda. Putin 2017’de YZ’nin sadece Rusya’nın değil, bütün
insanlığın geleceğini oluşturacağını ve YZ’de liderliği her kim üstlenirse
dünyayı yöneteceğini dile getirmiştir.  Ukrayna’da başlattığı savaş nedeniyle
ekonomisinde önemli engellerle karşılaşıyor olsa da Rusya’nın, akranları
arasında YZ alanında geride kalmamak üzere iddialı hedefler içeren bir strateji geliştirmeye ve uygulamaya çalıştığı gözlenmektedir.

ABD-Çin-Rusya arasındaki stratejik
rekabetin, başta YZ olmak üzere yeni ve bozucu etkileriyle çığır açan teknolojiler
alanında NATO ve AB’nin çalışmalarına da yansımaları olduğugörülmektedir. Haziran
2021’deki Liderler Toplantısı’nda NATO, yeni ve gelişme yolundaki
teknolojilerde müttefik ülkelerin teknolojik tabanını YZ dahil güçlendirmek
üzere “Kuzey Atlantik İçin Savunma İnovasyon Hızlandırıcısı Projesini” (DIANA) ilan etmiştir.
AB de Nisan 2018’de YZ Stratejisini açıklamıştır. YZ, 2022 yılında AB’nin Stratejik Pusulası ve NATO’nun yeni Stratejik Konseptinde de önemli bir yer işgal etmektedir.

Her iki örgüt YZ’yi, yeni ve çığır açan
teknolojilerin geliştirilmesinde ana bir bileşen olarak görmekte, YZ’den
yararlanmak suretiyle küresel rekabet ortamında teknolojik üstünlüğü elde
tutmayı amaçlamakta, stratejik öngörü kapasitesini ve çeşitli tehditleri
önlemek üzere erken uyarı yeteneklerini ilerletmeyi hedeflemektedir. Bunun yanı
sıra, büyük veriyi sağlıklı şekilde değerlendirmek için gerek karar alma
süreçlerinin hızlandırılmasında, gerek komuta-kuvvet yapılarının daha da
etkinleştirilmesinde önemli bir çarpan olarak değerlendirmektedir.     

YZ alanında açıklanan tüm stratejilerin
ortak paydasını, YZ yeteneğinin disiplinlerarası bir yaklaşım temelinde çok
alanlı (multidomain) ve çok sektörlü (multisector) bütünleşik bir
ekosistem çerçevesinde ilerletilmesinin hedeflenmesi oluşturuyor. Dolayısıyla
YZ, içinde bilim, araştırma-geliştirme, sivil ve savunma sanayi, inovasyonu
destekleyen imalat kapasitesi gibi birçok paydaşı kapsayan bir yapılanmayı
simgeliyor. Paydaşlar arası eşgüdüm ve işbirliği olmaksızın YZ yetenek ve
kapasitesinin ilerletilmesi mümkün gözükmüyor. YZ’nin mali ve insani kaynaklar
boyutları itibariyle desteklenmesi ise bu alanda varılması hedeflenen
sürdürülebilir ekosistem için olmazsa olmaz koşulu oluşturuyor.  

Türkiye’nin de YZ eksenli yeni ve çığır
açan teknolojilerde geri kalmaması ve dünyaya ayak uydurması bir zorunluluk
teşkil ediyor. Türkiye’de bu alanda savunma sanayinin öncülüğünde başlayan
atılımları yadsımak mümkün değil. Bunları tamamlamak ve ilerletmek üzere 2021
Ağustos’unda ilan edilen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi  ve 2017’de hayata geçirilen Türkiye
Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI)
‘ni hiç kuşkusuz önemli atılımlar olarak görmek gerekiyor.

Ulusal stratejinin uygulanmasında
TRAI’nin güç kazanmasında öncelikle mali ve insani kaynaklara yatırım yapmak, Türkiye’yi
YZ alanında daha üst bir lige taşımanın zorunlu koşullarından birini oluşturmaktadır.  Bu koşulların karşılanması kaydıyla Türkiye’nin,
YZ bağlamında temiz-yeşil enerji, hidrojen elektrolitleri, yeşil hidrojen, füzyon
teknolojisi gibi butik (niche) yetenek alanlarına yönelmesi de düşünülmelidir.
YZ’da inovasyon gücünü ilerletmek ve sürdürülebilir bir ekosistemi inşa etmek
üzere YZ’yı desteklemek üzere konjonktüre göre genişletmeye müsait imalat ve
araştırma-geliştirme tabanı da korunmalı ve geleceğe dönük bir zeminde
kuvvetlendirilmelidir. Bu çerçevede, uluslararası işbirliğinden yararlanmaya
yönelik arayışların sürdürülmesi, YZ için gelişim halindeki normların/standartların
ve sorumlu kullanım esaslarının belirlenmesine dönük girişimlerin içinde yer
alınması önemlidir.

Jeopolitik ve stratejik rekabetin önde
gelen konuları arasına giren YZ, hem sivil hem güvenlik-savunmayı kökten
dönüştüren özellikleriyle yakından takip edilmesi öncelik taşıyan ve yeni çağın
gerisinde kalınmaması için tüm alt bileşenleriyle birlikte bütünleşik bir ekosistemin
inşası için vazgeçilmesi mümkün olmayan bir uğraş kulvarıdır. YZ’de sağlanacak
gelişmelerin ekonomide, toplum hayatında ve güvenlik-savunma alanında
sağlayacağı kazanımları gözetecek ve destekleyecek faaliyet ve girişimlerin
sürekli mercek altında tutulması artık bir zorunluluktur.         


Fatih Ceylan, Büyükelçi (E.) 
1957 Bursa doğumlu. 1979 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Dışişleri Bakanlığına girdi. Master Derecesini Rutgers(ABD)/Princeton Üniversitelerinden aldı. İslamabad Büyükelçiliği, Deventer Başkonsolosluğu ve NATO nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde, Brüksel Büyükelçiliğinde ve AB nezdindeki Türkiye misyonunda çalıştı. Düsseldorf’ta Başkonsolosluk, Sudan ve NATO nezdinde Büyükelçilik yaptı. Merkezdeki son görevi İkili Siyasi İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığıydı. 2019 Şubat ayında emekliye ayrıldı.


Bu yazıya atıf için:  Fatih Ceylan, “Güvenlik Ve Savunmada Yapay Zekanın Yansımaları , Çevrimiçi Yayın, 10 Nisan 2023, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/04/10/fc-5/


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.