Muğlak Hedefler Beklenmedik Sonuçlar Sarkacında Rusya’nın Ukrayna Savaşı – Habibe Özdal


Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın üzerinden bir yılı aşkın süre geçti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) son verilerine göre savaş nedeniyle yaklaşık 6 milyon Ukraynalı ülke içinde yerinden edildi. Yaklaşık 8 milyon Ukraynalı, komşu ülkeler veya Avrupa ülkelerine göç etti. Bu yıl 17,6 milyon civarında Ukraynalı, insani desteğe ihtiyaç duyuyor. Ukrayna’daki savaş nedeniyle yaklaşık 7 bin 155 sivil hayatını kaybetti.

Geçen
sürede savaşın gidişatı pek çok kez yön değiştirmesine
rağmen henüz savaşın yakın zamanda sona ereceğine dair bir emare yok. Tersine, tarafların 2023’ün
bahar aylarında yeni bir taarruza hazırlandıkları biliniyor. Öte yandan çatışma yoğunlaştığı ölçüde müzakereler
zemin kaybetti. Görünen
o ki taraflar masaya yeniden oturduklarında görüşmeler, karşılıklı olarak kabul
edilmesi pek de mümkün olmayan taleplerle başlayacak. Zira Ukrayna Kırım’ı geri
almaktan, Rusya ise Ukrayna’nın tarafsızlığı kabul etmesinden
bahsediyor. İçinden geçtiğimiz
dönemde önemli olan ise tarafları yeniden müzakereye
itecek koşulların hangi şartlarda ortaya çıkacağı.

Savaşın Seyri ve Getirdikleri

Rusya Devlet Başkanı Putin, on üç ay önce
savaşın başladığı gün yaptığı konuşmada iki temel hedef açıklamıştı: Ukrayna’nın
neo-nazilerden arındırılması ve Ukrayna’nın silahsızlandırılması. Putin’in
hesabına göre
savaş başladıktan kısa bir süre sonra Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ülkeyi
terk edecek, Kiev’de Rus yanlısı yeni bir iktidar
kurulacak, böylelikle
Ukrayna’nın NATO üyeliği tamamen rafa kaldırılacak ve
NATO genişlemesi Ukrayna ittifaka dahil olmadan durdurulacaktı.

Bu hedefler ışığında Kremlin, savaşın
ilk günü ülke genelinde havaalanlarını ve askeri altyapıyı hedef alan bombardımanlarla
Ukrayna hava savunmasını ve hava üslerini devre dışı bıraktı. Bombardımanlarda başkent Kiev de yoğun şekilde
hedef alındı. Ancak Putin’in beklentisinin tersine Zelenskiy ülkeyi
terk etmedi. Süreç içinde savaş alanı daraldı, bir yılın sonunda çatışmalar, Ukrayna’nın doğusunda yoğunlaştı. Eylül 2022’de Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki Donets, Luhansk, Herson ve
Zaparojiya’yı
da Kırım gibi ilhak etti. İlhak edilen dört yeni bölgenin
özelliği, Kırım ile Rusya arasında doğrudan
karasal bağlantı kurulmasına imkân tanımasıydı. Fakat askeri olarak ilhak edilen bölgelerde Rusya’nın sorunsuz bir şekilde kontrol sağladığını
söylemek mümkün değil.

Gelinen noktada savaş Ukrayna için bağımsızlığının
ve egemenliğinin tesisi için bir kurtuluş mücadelesi haline gelmiş durumda.
Ukrayna’da
ulus kimlik inşası, Sovyet sonrası dönemde en belirgin ve en güçlü şekilde ve temelde Rus karşıtlığı
üzerinden inşa ediliyor. Dış politikada hem Avrupa Birliği hem de NATO üyeliği, en önemli
iki hedef olarak öne
çıkıyor. Kiev başta olmak üzere ülkede kritik altyapıyı hedef alan saldırılar
nedeniyle elektrik kesintileri yaşansa ve halkın büyük bölümü savaştan büyük ölçüde etkilenmeye devam etse de
Zelenskiy’nin
kamuoyu desteğinde herhangi bir düşüş görünmüyor.

Rusya da benzer şekilde Ukrayna’da
Batı’ya karşı bir var oluş savaşı verdiği iddiasında. Ukrayna’nın
ABD’den
ve Avrupalı ülkelerden aldığı askeri yardım, Rusya’nın olan biteni Batı ile mücadele şeklinde
sunmasına imkân verdi.

Rusya, uluslararası alanda Batılı devletler
haricinde büyük bir izolasyona maruz kalmadı. Fakat iç siyaset bakımından her türlü
muhalefeti kontrol altına alarak, enformasyon alanında üstünlük kazanmak için
basın-yayın organlarında devlet kontrolünü sıkılaştırarak ve sivil toplum
kuruluşlarının faaliyetlerini sınırlandırarak
büyük bir içe kapanma dönemine
girdi. Yasal düzenlemelerle savaşa karşı çıkanların hapisle cezalandırılmasının
önü açıldı. Atılan bu adımlar kitlesel
protestoların tamamen engellenmesine hizmet etti. Rusya’da liberal değerleri savunan ve rejim muhalifi olan
gazeteciler, sivil toplum çalışanları ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Rusya,
Soğuk Savaş sonrası dönemde
belki de ilk kez bu ölçüde
içe kapandı. Rejimin devamını güvence altına
almaya yardımcı olan bu durum, Avrupa’nın geleceği bakımından şüphesiz önemli. Zira Rusya, Avrupa güvenlik
mimarisinin olmazsa olmaz bir parçası: varlığı bir dert yokluğu yara.

Savaşın Rus dış politikası bakımından da önemli etkileri oldu. Her şeyden önce, Rus dış politikasında yakın çevrede
her zaman öne
çıkan, Slav Birliği söyleminin
temel yapı taşlarından biri olan Ukrayna ile ilişkiler tamiri mümkün olmayan şekilde
zarar gördü.
Dahası Avrasya’daki entegrasyon politikalarında öne çıkan Avrasya Birliği projesi hem
Ukrayna’nın
eksikliği hem de bölge ülkelerinin azalan ilgisi nedeniyle
arka planda kalmış görünüyor.  Önümüzdeki dönemde öne çıkması beklenen ve Ukrayna’nın
dahil olmayacağı yeni olası entegrasyon politikaları, coğrafi ve kimliksel olarak Asyalı nitelikli
olacağa benziyor.

Ukrayna’daki savaş, Avrupa için Rusya ile ilişkiler
bakımında dönüm
noktası oldu. Tarihsel değerlendirmelerde kullanageldiğimiz eski Avrupa yeni
Avrupa ayrımı ortadan kalkıyor. Avrupa’da Rusya ile ilişkileri her daim gözeten, Rusya’yı içerecek ortak vizyon geliştirmek
gereğini vurgulayan Almanya gibi ülkeler de yeni dönemde ilişkilerin hiçbir şey olmamış gibi
sürmesine imkân olmadığını dillendiriyor. Rusya-Avrupa ilişkilerinde karşılıklı
bağımlılığın temelini oluşturan enerji alanındaki iş birliği, geri döndürülmeyecek şekilde değişiyor.
Avrupa hem enerji kaynaklarını hem tedarikçilerini çeşitlendirerek Rusya’ya
bağımlılığını önemli ölçüde
azaltıyor. Rusya da Asya’da yeni pazarlar bulmaya çalışıyor. Bu
durumun Avrupa siyaseti bakımından etkileri olması kaçınılmaz.

Rusya-NATO ilişkileri Kırım’ın 2014’te ilhakından bu yana hemen her alanda askıya
alınmış durumda. Savaşla birlikte son bir yılda tansiyon daha da yükseldi.
Rusya’nın
ABD ile olan ilişkileri konusunda fazla söze gerek yok. Zira Rusya Ukrayna’daki savaşta aslında alanda ABD’yi,
İngiltere’yi,
NATO üyesi ülkeleri görüyor,
arzu edilen başarının elde edilememiş olması da buna bağlanıyor.  Hal böyle olunca Rusya, bölgesinde Türkiye’ye uluslararası alanda ise Çin’e
daha fazla bağımlı hale geliyor.

Sonuç olarak, savaşın birinci yılı geride
kalırken taraflar yeniden taarruza hazırlanıyor. İlk haftalarda kurulan müzakere masası devrildi ve
yenisi için henüz
bir umut yok. Bu süreçte hem Ukrayna hem de Rusya iç ve dış politika tercihleri
bakımından önemli
bir dönüşümden
geçti. Ukrayna’da rejimi devirmek, Ukrayna’nın
silahsızlandırılması, NATO üyeliği
ihtimalinin kökten
ortadan kaldırılması ve NATO genişlemesinin durdurulmasını hedefleyen Putin,
tam tersi sonuçlarla karşı karşıya kaldı. Putin, Rus karşıtı bir Ukrayna kimliği inşa edilmesine giden yolun taşlarını döşedi.
AB ve NATO üyeliği talebi Ukrayna’da hiç olmadığı kadar güçlü şu anda.
Eskiden Ukrayna’nın dış politikada tarafsızlığı tercih
etmesi için öne
sürülen “Ukrayna’nın
Finlandiyalılaşması”
söylemindeki Finlandiya da çok yakında NATO üyesi oluyor. Hal böyle olunca en başından muğlak görünen hedeflerin Rusya açısından
beklenmedik sonuçlar doğurduğu söylenebilir.
Savaş uzadıkça Putin’in savaşa dair beklentisi Batı’nın
eninde sonunda Ukrayna’ya verdiği desteği azaltması yönünde. Uzun vadede böylesi bir riskin olduğu gerçek. Ancak
Ukrayna’nın
güvenliği, Avrupa’nın da güvenliği olarak algılandığı için
söz konusu desteğin ezici bir Rus
zaferine yol açacak şekilde kesilmesi pek gerçekçi görünmüyor.
Bu şartlar altında savaş her iki taraf için de yıpratıcı hale gelene dek sürecek. Çatışma çözümü için gerekli olan, çözümün
taraflar için aciliyet taşımasıdır.
Siviller için aciliyet taşıyan durumun siyasiler için de bu hale gelmesi
umuduyla.

Dr. Habibe Özdal, İstanbul Okan Üniversitesi

İstanbul Okan Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Uluslararası İlişkileri bölümünde Dr. Öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Lisans derecesini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden, Yüksek Lisans derecesini London Metropolitan Üniversitesi İnsan Hakları ve Sosyal Adalet bölümünden, Doktora derecesini ise Ankara Üniversitesi SBE’de Uluslararası İlişkiler bölümünden almıştır. Doktora tezi “Rus Dış Politikasında Ukrayna” başlığı ile 2016 yılında kitaplaştırılan Özdal’ın Rus dış politikası, Türkiye-Rusya ilişkileri, Avrasya siyaseti konularında çalışmaları bulunmaktadır. Özdal ayrıca Dış Politikada Kadınlar (DPK) İnisiyatifi üyesidir.


Bu yazıya atıf için: Habibe Özdal, “Muğlak Hedefler Beklenmedik Sonuçlar Sarkacında Rusya’nın Ukrayna Savaşı ” Panorama, Çevrimiçi Yayın, 16 Nisan 2023 ,


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.