Panorama

21 Mayıs 2023 Yunanistan Milletvekili Seçimleri Üzerine: Partiler Neden Tekrar Seçim Dedi? – Burcu Taşkın

Okuma Süresi: 10 dk.

2015 senesinden sonra ikinci kez Türkiye ve Yunanistan milletvekili seçimleri aynı yıla ve aynı aya denk geldi. Türkiye’de olduğu gibi Yunanistan’da da her seçim öncesi sürekli değişen seçim yasaları partiler, adaylar ve seçmenler için yeni stratejiler geliştirme gereği doğururken, beraberinde belirsizlikleri artırdı. Türkiye’deki gibi Yunanistan’da da muhalefet partileri bu seçim kampanyalarında iktidarı iyi yönetememekle itham etti. Miçotakis’in liderliğindeki YDP hükümetine yönelik eleştirileri, hayat pahalılığında; 2022’de ortaya çıkan telekulak skandallarında, Şubat 2023’te 57 kişinin can verdiği tren kazasındaki sorumluluğunda ve “otoriterlik kurmaya çalıştığı” suçlamalarında yoğunlaştı. Anketler seçime doğru giderken hâlâ birinci parti olarak gözükse de iktidar partisinin oylarında azalma, bir önceki parlamento döneminin (2015-2019) başbakanı Çipras’ın ana muhalefet partisi SYRIZA’nın oylarında ise yükselme olduğunu gösteriyordu.  

Belki de iki ülkedeki seçimler arasındaki en büyük fark Türkiye’de seçmen katılımı yüzde 90’a yaklaşmışken, Yunanistan’da seçimlere ilginin az olmasıydı. 27 siyasi parti, 8 ittifak ve 1 bağımsız adayın yarıştığı 21 Mayıs seçimlerinde, 9 milyon 438 bin 120 kayıtlı seçmenden sadece 5 milyon 726 bin 178 kişi oy kullandı ve seçmen yaşı 17’ye düşürülmüş olsa da oy vermenin zorunlu olduğu (yurtdışı ve 70 yaş üstü seçmen hariç) ülkede katılım oranı yüzde 60,81’de kaldı. Yunanistan’daki 2019 genel seçimlerinde bu oran yüzde 57,8’di. İlginç şekilde, Yunan TV’lerde 14 Mayıs’ta yapılan Türkiye Başkanlık ve milletvekili seçimleri ve muhtemel sonuçları daha çok tartışıldı. Seçimlerin heyecansız olmasının başlıca nedeni büyük partilerin yeni mecliste tek başına hükümeti kurmak için çoğunluğa sahip olmasının beklenmemesiydi. Bu durumda erken seçimlere gidileceği ve birinci gelen partiye bonus sandalye veren yeni seçim sistemi ile tek parti hükümetinin kurulacağı beklentisi yüksekti. Bu nedenle, Yunan temsilcisi Olympiakos’un seçimlerle aynı güne denk gelen Basketbol Euroleague final maçı aynı saatlerde açıklanmaya başlanan seçim sonuçlarından daha çok izlendi. 8000 Yunan taraftarı Litvanya’nın Kaunas şehrine takımlarını desteklemek için giderken, Yunan İçişleri Bakanlığı taraftarların oy vermesi için sandık kurulmasını organize etti (sadece 106 oy kullanılmış). Kendisi de Olympiakos taraftarı olan Miçotakis’ten Yeni Demokrasi Partisi merkez binası önünde basketbol maçının da dev ekrandan verilmesi talep edildi (parapolitika.gr; newsbomb.gr). Gecenin sonunda sürpriz bir biçimde Olympiakos maçı kaybederken, Miçotakis anket sonuçlarının üzerinde bir başarı göstererek oyların yüzde 40,8’ini aldı. Türkiye’den yine farklı olarak ise SYRIZA partisi lideri Aleksis Çipras’ın Başbakan Kiryakos Miçotakis’i arayarak genel seçimlerde kazandığı zafer dolayısıyla tebrik ettiği bildirildi. 

Beklenenin üzerinde başarı ile genel seçimlerde Rodop ili hariç tüm illerde Yeni Demokrasi Partisi birinci sırada yer aldı. Bu başarıda şüphesiz bir hafta öncesinde gerçekleşen Türkiye’deki başkanlık ve milletvekili seçim sonuçlarında Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu kazanması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık seçimini ilk turunu önde bitirmesinin etkisi var. 14 Mayıs’ta gerçekleşen Türkiye seçimleri için Yunanistan’daki Türkiye vatandaşlarının yüzde 55’i Millet İttifakı’na ve yüzde 75,9’u Kılıçdaroğlu’na oy verirken (katılım yüzde 12,7; 1465 geçerli oy); Türkiye’de MHP, İYİP ve ATA ittifakının toplam oy oranının yüzde 20’yi geçmesi, Yunanlı seçmenin muhafazakâr parti YDP ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sürekli çatışan Miçotakis’e yönelmesini beraberinde getirmiş gözüküyor. SYRIZA lideri Çipras’ın, seçime doğru geleneksel çizgisinden kayarak Türkiye ile olan Ege Denizi ve Adalarda egemenlik gibi konularda daha milliyetçi demeçler vermesi de, iki ülkede yükselen milliyetçi ve muhafazakâr eğilimden pay almasına beklediği katkıyı sağlamadı.  

SYRIZA’nın seçim yarışını önde bitirdiği tek il ise Rodop oldu. Bu ilde SYRIZA genel ülke oyunun çok üstünde, yaklaşık yüzde 34 oy aldı. Bunun nedenini açmak gerekirse, açık liste nispi temsil seçim sistemi uygulanan Yunanistan’da seçmenler sadece parti ve ittifakları seçmiyor, aynı zamanda partilerin milletvekili adayları arasında da seçim yapıyor. Bu yüzden Batı Trakya Türklerinin nüfus olarak yoğun oldukları İskeçe ve Rodop (merkez Gümülcine) illerinde, etkili Türk bir adayla yarışan partinin bu illerde birinci parti çıkma ve milletvekili çıkarma şansı ve artıyor. SYRIZA partisinin milletvekili adayı Özgür Ferhat rekor bir rakamla yaklaşık 11.600 oy alarak bölgeden milletvekili seçilirken, Türk-Müslüman azınlığın İskeçe ve Rodop illerinden, radikal sol SYRIZA ve sosyalist PASOK’tan ikişer milletvekili çıkararak, Yunan meclisine toplam 4 milletvekili göndermeyi başardığını not düşelim.  

İktidar partisi Yeni Demokrasi oy oranını artırsa da, 146 sandalye kazanarak meclis mutlak çoğunluğu için gereken 151 sayısına ulaşamadı. Diğer bir deyişle, YDP tek başına iktidar olamadı. Bir partinin tek başına iktidar olabilmesi için gerekli olan 151 milletvekilini hiç bir parti elde edemediği için, koalisyon hükümetinin kurulması öngörülüyor. Koalisyon hükümetinin kurulamaması halinde Yunan seçim yasasına göre 60 gün içinde seçmen tekrar sandık başına gidecek.  

Neden Partiler Koalisyon Kurmak Yerine Tekrar Seçim Dedi?   

Peki Yunanistan’daki seçim sonuçlarından ne beklemeliyiz? Miçotakis Rodop ili hariç tüm seçim bölgelerinde birinci parti gelmesine rağmen, partisi mecliste 151 sandalye elde edemediği için öncelikle süreç şu şekilde işliyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı seçim sonrasında, seçimlerde en fazla oy alan üç partinin liderini sırasıyla hükümet kurmak için görevlendirecek. Her partiye koalisyon oluşturmak için üçer günlük süre verilecek. Bu aşamada da hükümet kurulamazsa Cumhurbaşkanı tüm siyasi parti liderlerini bir araya getirecek. Eğer yine hükümet kurmayı başaramazlarsa, tüm partilerin katılımıyla geçici bir hükümet kurularak en fazla 60 gün içinde tekrar seçim yapılacak. Üst düzey bir adli yetkili geçici başbakan olarak atanacak. 0cak 2022’deki yeni yasaya göre ikinci turdaki seçimlerde oyların yüzde 25 ila yüzde 40’ını alanlar, orantılı dağıtım başlamadan önce, bu aralıktaki her yarım puan için (30 sandalyeye kadar) bir sandalye elde edecek. Birinci gelen parti listesi fazladan 20 ile 50 arasında bir sandalye kazanacak. Söz konusu sistem, 21 Mayıs 2023 seçimlerinden bir sonraki seçimde (mevcut durumda 25 Haziran’da) uygulanacak. İlginç olan nokta ise daha önceki seçimlerde bonus sandalye uygulamasının ilk seçimler için zaten uygulanmasıydı.  

Yeni seçim yasasının getirdiği avantajla, seçim akşamı sonuçların büyük ölçüde belli olmasının ardından Başbakan ve YDP Genel Başkanı Miçotakis sonuçları halktan ikinci tur için yeşil ışık olarak gördüğünü açıkladı. “25 Haziran’da seçime gitmek için gereken adımları atacağız” diyen ve seçmenin YDP’nin tek başına iktidara gelmesini istediğini gösterdiğini kaydeden Miçotakis, seçimlerden hemen bir gün sonra, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu’nun hükümet kurma görevini iade ettiğini bildirdi. 23 Mayıs Salı günü ise, Sakellaropulu hükümet kurma görevini ikinci parti olan SYRIZA lideri Çipras’a verdi ama Çipras partisi için “acı verici” bir seçim yenilgisi olarak nitelendirdiği olayın ardından Haziran ayında ikinci bir seçime hazırlandığını söyleyerek koalisyon hükümeti kurma görevini geri çevirdi.  

Bu partilerin ikinci tur seçime gitme kararını anlamak için ülkenin koalisyon tarihi ve en başta seçim sistemi ile ilişkisinin; seçimde meclise girebilen partilerin sandalye ve ideolojik dağılımlarının ve son olarak parti liderlerinin seçim öncesi ve sonrası koalisyon olasılığına dair söylemlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir.  

Yunanistan 1974 yılında tekrar demokrasiye ve cumhuriyete geçişten sonra Metapolitefsi (Μεταπολίτευση), 2009 seçimlerine kadarki dönemde (1989 Haziran seçimleri hariç) iki-partili sistem ve tek parti hükümeti olması ile istikrarlı siyasal sisteme sahip bir ülke olarak görülmektedir. Hatta, nispi temsil seçim sistemi uygulanmasına rağmen uzun dönem merkez sağ’da YDP ve merkez sol’da PASOK’un hâkim olduğu bu iki partili sistem, Duverger’in öne sürdüğü genel seçim sistemi- parti sistemi varsayımına (Duverger Kanunu) aykırı bir vaka oluşturuyordu. YDP ve PASOK’un birlikte toplam oyların yüzde 80’ini aldığı bu dönemde Yunanistan Komünist Partisi (KKE) yüzde 5-6 arası değişen oy potansiyeli ile üçüncü parti konumundaydı. Son döneme bakıldığında ise, en son ekonomik kriz öncesi 2009’daki seçimlerde bir parti tek başına iktidara gelmişti. 2012-2019 yılları arasındaki koalisyon hükümetlerinden sonra ancak 2019’da Miçotakis seçimlerde birinci gelip, bonus sandalye kazanarak bunu başarmıştı.  

Yunanistan’da yüzde 3 seçim barajı ve en büyük partiye (2007’de 40 ve 2012’de 50 sandalye) fazladan sandalye veren bir seçim yasası olmasına rağmen, 2009’dan bu yana ülkede altı erken parlamento seçimi, sekiz başbakan ve dört koalisyon hükümeti ile hızlı parçalanma ve kutuplaşma devam etti. Son olarak, her iki ülkede de merkez partiler seçmenlerini mobilize edemezken, küçük partiler ve aşırılık yanlısı partiler hem parlamento hem de yerel seçimlerde koltuklarını artırdı. Kısacası küçük partiler seçim barajını aştılar. Bu süreçte SYRIZA, bu iki partili sistemde PASOK’un yerini almıştı. PASOK’un son 3 seçim dönemine farklı parti liderleri ile girmesi, parti içindeki sorunları göstermesi açısından dikkat çekici. Diğer yandan, 2023 seçimlerinde SYRIZA ikinci parti olsa bile, PASOK ve KKE oylarını artırarak sol seçmenlerini mobilize etmeyi ve SYRIZA’ya kaybettikleri oyların bir kısmını geri almayı başarmış gözüküyorlar.  

Yunanistan Genel Seçim Sonuçları 2019 ve 2023 

2023 Seçimlerinde 5 parti yüzde 3 seçim barajını geçmeyi başararak meclise girdiler. Ancak bu partilerin ideolojik dağılımı koalisyon hükümeti kurmayı zorlaştıran bir tablo çiziyor. İktidardaki Kiryakos Miçotakis’in muhafazakâr Yeni Demokrasi Partisi (YDP); Aleksis Çipras liderliğindeki ana muhalefet radikal sol SYRIZA partisi; Nikos Andrulakis liderliğindeki sosyalist PASOK; Dimitris Kutsumpas liderliğindeki Yunanistan Komünist Partisi KKE ve Kyriakos Velopulos liderliğindeki milliyetçi ELYSİ partisi. 2015 Çipras hükümetinde yer alan eski maliye bakanı Yanis Varufakis’in MeRA25 partisinin seçim öncesi yüzde 4 oy alması bekleniyordu; ama parti yüzde 3 barajını geçemedi. 2020 yılında ‘suç örgütü’ ilan edilerek dağıtılan ve lider kadrosu tutuklanan neo-Nazi örgütü Altın Şafak ise 2023 seçimlerine katılamadı. Altın Şafak Eylül 2015 seçimlerinde yüzde 7 oy ile 18 MV kazanmıştı; ama 2019 seçimlerinde yüzde 3 seçim barajını geçmeyi başaramadı. Milliyetçi-muhafazakâr oylar YDP’ye geçti. Altın Şafak partisinin seçimlere katılamaması, SYRIZA’nın sol seçmenini konsolide edeceği karşıt partinin varlığını da ortadan kaldırmış gözüküyor.  

Meclisteki partilerin oy ve ideolojik dağılımına bakıldığında, en muhtemel senaryo birinci gelmesi beklenen parti olan YDP ile sosyalist PASOK’un işbirliği yaparak yüzde 46 oranını tutturmaları ve bir koalisyon hükümeti kurma olasılıkları olarak görülüyordu. Diğer yandan PASOK lideri Andrulakis “YDP ya da SYRIZA ile işbirliği yapabilmesi için YDP lideri Miçotakis’in ve SYRIZA lideri Çipras’ın Başbakan olmaktan feragat etmeleri” şartını getirdi ve bu şartı doğal olarak iki büyük parti tarafından kabul görmedi. Eğer SYRIZA, PASOK ile birlikte mecliste mutlak çoğunluğu geçebilecek sandalye kazanabilseydi, SYRIZA- PASOK koalisyonu ikinci bir senaryo olarak gündeme gelebilirdi. Diğer yandan SYRIZA’ya giden oylarının bir kısmını almayı başarmış gözüken PASOK’un böyle bir durumda da koalisyon kurma teklifine sıcak bakmayacağı düşünülebilir. Üçüncü bir senaryo ise SYRIZA önderliğinde 4 partili koalisyon veya dışarıdan destekli 2-3 partili azınlık koalisyonları kurulması. Ama ilk iki parti arasındaki oy farkının yüksek olması ve seçim sonucunu olumsuz olarak değerlendiren Çipras’ın buna yanaşması zor bir ihtimaldi. Bu yüzden ana muhalefet partisi lideri de hükümet kurma görevini iade ettiğini belirtti. İlk iki partinin ikinci tur seçimlerini işaret ettiği bu ortamda Andrulakis’in sadece 41 sandalyesi olan PASOK önderliğinde bir koalisyon kurabilmesi ihtimal dışı.  

Özetlersek, 2012-2019 arasındaki dönem Yunan halkı için siyasal ve ekonomik krizlerin yaşandığı ve bunun koalisyon hükümetleri ile özdeşleştiği bir dönem olarak görülürken, Miçotakis hem tekrar tek başına hükümet kurma başarısını gösteren, hem de kemer sıkma politikasını bitiren kişi olarak olumlu bir imaj çizdi. İkinci tur seçimlerinde birinci partiye verilecek olan bonus sandalyelerle Miçotakis’in mecliste çoğunluğu elde ederek tek parti hükümeti kurma olasılığının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. 2023 seçimlerinin, 2009 seçimlerinden bu yana meclis dışı kalan oyların en fazla olduğu ikinci seçim (yüzde 19; 15,85) olduğunu da hatırlatalım. 25 Haziran’a kadar temsil edilmeyen bu oyların meclise girme potansiyeli görülmüş diğer partilere gitme olasılığı artacaktır. Yunan partileri de ikinci turda hem bu artık oyları almak, hem sandığa gitmeyen yaklaşık yüzde 40 oranındaki seçmeni ikna etmek, hem de yüzde 25’in üzerinde oy elde ederek bonus sandalyeleri kazanmak için yarışacaklar.   

Mayıs Seçimlerinin Türkiye- Yunanistan İlişkilerine Muhtemel Etkisi 

Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Yunanistan milletvekili seçimlerinin ikinci turu henüz tamamlanmadığı için iki ülkenin liderinin kim olacağı henüz belli değil. Yine de Türkiye seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluğu elde etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birinci tur seçimlerini önde göğüslemesinin Yunanistan yasama seçimlerinde Miçotakis’in oylarının beklenenden yüksek çıkmasına neden olduğu belirtilirken, benzer bir etkinin Türkiye seçimleri sonucunu Erdoğan lehine etkileyebileceğini söylemek yanlış olmaz. Seçimlerin sonucunda gördüğümüz iki ülkede de milliyetçi- muhafazakar oyların yükseldiği ve bu durumu özetleyen en doğru benzetmeyi Yunanistan seçimlerinde 8. sırada yer alarak parlamentodaki varlığını kaybeden MeRA25 Partisi lideri Varufakis yaptı: “Yunanistan’ın Erdoğanlaşması ve Orbanlaşması artık tamamlandı” dedi.  

İki ülke arasındaki ilişkiler 2020-2023 seneleri arasında oldukça gergindi. Mevcut Ege Denizindeki kıta sahanlığı, Adaların silahlandırılması, azınlıkların haklarının ihlal edilmesi ve Kıbrıs sorunlarına ek olarak, Doğu Akdeniz’de askeri gerilim şiddetlenirken, ABD’ye yaptığı ziyaret esnasında Türkiye’ye F-16 satılmaması yönünde yoğun lobi çalışması yapan Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e tepki olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan Mayıs 2022’de “Benim için artık Miçotakis diye biri yok” demişti. Eylül 2022’de ise Erdoğan, Yunanistan’ı Ege Denizi’ndeki askerlerden arındırılmış adaları işgal etmekle suçlamış ve yeri geldiğinde ‘gereğini yapmaya hazır’ olduğunu söylemişti. Yunanistan’ın bölgede uçan Türk savaş uçaklarına radar kilidi atmasıyla gerilim artmış ve Erdoğan da bunun üzerine “Bir gece ansızın gelebiliriz” ve “Yunanistan’ın anlayacağı dille konuşuyoruz” sözlerini sarf etmişti. Bunun üzerine Miçotakis “Ben de onların anlayacağı dilde kendilerine, Yunanistan’da dayılıklara geçit yok diyorum” demişti. Ocak 2023’te Evros (Meriç) bölgesi gezisinde ise Miçotakis buradan milletvekili adayı olacağını açıkladı ve Türkiye ile sınır bölgesi olan bu yeri sembolik nedenlerle seçtiğinin ve ‘son üç yılda ülkenin karşılaştığı büyük ulusal zorlukların ön saflarında yer aldığından’ kendisi için öneminin altını çizdi.    

Öte yandan, 50.000 kişinin hayatını kaybettiği 6 Şubat Türkiye depremleri iki ülke ve özellikle ülke liderleri arasındaki bu gerilimi yumuşattı. Kısa süre sonrasında Yunanistan’da meydana gelen ve 57 kişinin ölümü ile sonuçlanan tren kazası Miçotakis hükümeti ve Yunan devletinin gücü konusunda içerde eleştirileri doğurdu. İlk üç partinin lideri Miçotakis, Çipras ve Andrulakis, 6 Şubat depremlerinden sonra Türk-Yunan ilişkilerinde başlayan gerginliklerden uzak yeni dönemin sürdürülmesinden yana çıktılar. Türkiye ile adaların gayri askeri statüsü veya uluslararası antlaşmalarda ismen belirtilmeyen ada-adacık-kayalıklar gibi konuları kesinlikle görüşmeyeceklerini söylediler. İki ülke arasındaki tek anlaşmazlık konusunun Ege ve Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesi olduğunu iddia ettiler. Üç lider de seçim konuşmalarında Türkiye’ye çok az değindiler. Benzer şekilde içeride ekonomik krizin yol açtığı yoksullaşma, göçmen sorunu, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında memnuniyetsizlik ile güç kaybeden Erdoğan’ın, deprem felaketinin yıkıcı can ve mal kayıplarının doğurduğu tepkilere ek olarak dış politikada gerilim yaşamaktan kaçındığı görüldü. Seçime doğru Erdoğan da Yunanistan’a yönelik daha barışçı bir mesaj verdi. Türk-Yunan ilişkilerinin bir yumuşama dönemine de girmesi nedeniyle olsa gerek Türkiye’deki seçim kampanyalarında bu ilişkilerden hiç söz etmedi. İki taraf da birbirlerinin ülkelerini suçlayan alışılagelmiş ifadelerden uzak durmayı tercih etti ve seçim malzemesi olarak Türk-Yunan ilişkilerini kullanmadı.  

6 Şubat depremlerinin, 1999 depremleri sonrasındaki kadar iki ülke arasında tekrar bir diyalog kapısı aralayacağını ummak mevcut toplumsal yapı ve liderlerin söylemleri düşünüldüğünde iyimser bir yaklaşım olacaktır. Seçim öncesi Miçotakis’in “Türkiye ile sürekli gerginlik içinde yaşamak alın yazısı değildir. Bir fırsat penceresi açıldı, yararlanmalıyız. Fazla umutlu değilim ama denememiz gerek. Kendisini “Mavi Vatan” ile dile getiren Türk revizyonizminin, Türk siyasi partilerinin DNA’sına derin şekilde işlediği kanısındayım…Yunanistan’ın caydırıcı gücünü arttırması siyasetini sürdüreceğim. Silahlanmaya ve güçlü ittifaklar kurmaya devam edeceğim” sözleri içeride ve dışarıda milliyetçilik söylemini dengelemekte zorlanan bu iki liderin durumunu özetler durumda.  

Diğer yandan, iki ülkenin benzer sorunları var: Ekonomi, göçmenler, nitelikli kişilerin ve özellikle gençlerin beyin göçü bunlardan birkaçı. Partileri seçimlerde birinci olarak çıksa da, iç politikada sorunlar yaşayan iki liderin bu süreci dış politikada daha az gerilimle geçirmesi, silahlanma yerine iç sorunlara yönelik yatırımlara eğilmesi daha beklenir bir tercih olacaktır. En azından iki ülke seçmeninin de ilk turda iktidarı mevcut liderlere vermemesi bu şekilde yorumlanabilir.  


Doç. Dr. Burcu Taşkın, İstanbul Medeniyet Üniversitesi

1982 İstanbul doğumlu Burcu Taşkın, Sabancı Üniversitesi İktisat bölümünden 2005 yılında lisans, 2007 yılında Siyaset Bilimi alanında yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. 2008 yılında Atina Üniversitesi’nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları yüksek lisans programını tamamladıktan sonra,, 2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi doktora bölümünden mezun olmuştur. 2015 yılından bu yana İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Karşılaştırmalı Siyaset Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak yer almaktadır. İlgi alanları azınlıkların siyasi temsili, demokratikleşme, toplumsal cinsiyet çalışmaları, seçmen davranışları, Türk-Yunan ilişkileri ve Balkan siyasetidir. Mart 2019’da Libra Publisher tarafından Political Representation of Minorities in Greece and Turkey: Nationalism, Reciprocity and Europeanization kitabı yayımlanmıştır. Turkish Studies, Nationalism and Ethnic Politics, Open Gender Journal, Southeast European and Blacksea Studies, Regional and Federal Studies gibi dergilerde ilgili konularda birçok makalesi yer almıştır.


Bu yazıya atıf için: Burcu Taşkın, “21 Mayıs 2023 Yunanistan Milletvekili Seçimleri Üzerine: Partiler Neden Tekrar Seçim Dedi? ” , Çevrimiçi Yayın, 27 Mayıs 2023, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/05/27/bt/


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.