Türkiye ve Latin Amerika; Yeni Fırsatlar Dönemi – Ceren Uysal Oğuz


Soğuk Savaş’ın
sona ermesiyle birlikte Türkiye’nin çok yönlü bir dış politika geliştirmeyi
amaçlaması, Latin Amerika ve Karayipler bölgesini de diplomatik, ekonomik ve
kültürel ilişkiler açısından Türkiye’nin ilgi alanlarından biri haline getirmiştir.
Bu amaçla, 1998 yılında “Latin Amerika ve Karayipler Eylem Planı” kabul edilmiş
olmasına rağmen, bu dönemde ilişkilerin geliştirmesi mümkün olmamış, erişilen düzey
düşük kalmıştır. 2006 yılında gözden geçirilen söz konusu Eylem Planı ile o yıl
Türkiye’de “Latin Amerika ve Karayipler Yılı” ilan edilmiştir. O tarihten
itibaren, Türkiye ile kimi Latin Amerika ve Karayip ülkeleri arasında
cumhurbaşkanlığı/başkanlık ve bakanlıklar düzeyinde resmi ziyaretler artmış,[1] karşılıklı
olarak yeni elçilikler açılmış,[2]
ticari, akademik ve kültürel ilişkiler, Türkiye’nin “girişimci ve insani dış politika
mottosuna uygun olarak gelişme göstermiştir.

Türkiye’nin Latin
Amerika ve Karayip ülkeleri açılımının temel motivasyonlarından birisi bölgenin
büyüyen ekonomileri ile ticaret hacmini artırmaktır. 21. yüzyılın başından beri
bölge, yaşadığı siyasi ve ekonomik değişimler nedeniyle büyük ilgi görmektedir.
Latin Amerika ve Karayip ülkeleri kendi aralarında önemli işbirliği adımları
atmakta, ikili anlaşmalar imzalamakta ve bölgesel entegrasyon mekanizmaları geliştirmektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri, özellikle Meksika ve Karayip ülkelerinin çoğu için
en büyük ticaret ortağıdır. Bununla birlikte, ABD ile bölgedeki çoğu ülke
arasındaki ilişkilerin tarihsel bağlamı, özellikle 2000’lerin başından itibaren
işbaşına gelen sol hükümetlerde derin bir şüphe yaratmakta ve bu yönetimleri alternatif
ticaret ortakları arayışına yöneltmektedir. Bazı üyelerinin bölgeye kültürel,
tarihi, dilsel yakınlığından yararlanan Avrupa Birliği, Latin Amerika’daki bir
diğer önemli aktördür. Çok boyutlu işbirliği açısından AB bölgede önemli bir
avantaja sahip olmakla birlikte, Venezuela gibi ülkelerde demokrasi teşviki
politikaları izlemesi eleştirilere maruz kalmasına yol açmaktadır. Bölgedeki
bazı ülkeler için önemli bir ticaret ve yatırım ortağı haline gelen Çin ise
bölgenin doğal kaynaklarını yoğun şekilde sömürmekle eleştirilmektedir. Fakat Beijing
yönetimi Latin Amerika ile ilişkilerinin Güney-Güney
işbirliği
ne dayandığı konusunda ısrarcıdır.

Öte yandan, Latin
Amerika ve Karayip ülkeleri bu aktörlerin yanı sıra yeni ticaret ortakları
aramaktadırlar ve Türkiye de bu ülkelerden birisidir. Arjantin, Bolivya,
Brezilya, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Küba, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador,
Guatemala, Guyana, Honduras, Jamaika, Meksika, Nikaragua, Paraguay, Peru,
Uruguay ve Venezuela ile Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşmaları imzalayan Türkiye,
bölgedeki ekonomik varlığını güçlendirmeyi hedefliyorsa, herhangi bir önkoşul
olmaksızın daha ileri adımlar atmalıdır. Örneğin, serbest ticaret anlaşmaları
ve yatırım anlaşmaları her iki taraf için de faydalı olabilir. Nitekim, Türkiye
savunma sanayii, enerji ve teknoloji gibi sektörlerde artan kapasitesinin
altını çizerken, Latin Amerika ülkeleri de kendi ürünleri için Türkiye’de yeni
bir pazar kazanabilirler.

Türkiye, çok yönlü
dış politikasının bir parçası olarak Latin Amerika’da da kültür, eğitim, medya
gibi yumuşak güç ve kamu diplomasisi araçlarını kullanmaktadır. Örneğin Türk
Hava Yolları, İstanbul’dan Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Meksika, Venezuela,
Küba gibi ülkelere doğrudan uçmaktadır. Kültür
ve Turizm Bakanlığı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Latin
Amerika’da iki Program Koordinasyon Ofisi (Bogota ve Meksiko) ile faaliyet
göstermektedir. Ajans bölgede çok sayıda projeye fon
sağlamakta
, özellikle kalkınma destekleri ve insani yardıma odaklanmaktadır.
Eğitim alanında ise Meksiko’daki Yunus Emre Enstitüsü ile Türkiye Maarif Vakfı’nın
Bogota ve Caracas’taki okulları Türkiye’nin bölgede tanıtımına yardımcı olmaktadırlar.
Medya sektöründe, TRT Dış Yayınlar Dairesi bünyesinde TRT Español ve TRT
Português
kurulmuş, Anadolu Ajansı ise Bogota’da ofis açmıştır.

Ayrıca Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından
Ağustos 2022’de Latin Amerika göç tarihi, göç sosyolojisi, bölgeye Orta Doğu ve
Kuzey Afrika’dan göç gibi alanlardaki projelere destek sağlamak amacıyla bir
araştırma destek programı açıklanmış, 1860’lardan Birinci Dünya Savaşı’na kadar
Osmanlı topraklarından Latin Amerika’ya göç edenlerin bölgede Los Turcos
olarak adlandırılmasına atfen projeye “Los Turcos, Latin Amerika’ya Göç”
başlığı verilmiştir.

Benzer şekilde, Latin
Amerika’da daha fazla insanın Türkiye hakkında bilgi sahibi olması ve
ilişkilerin her alanda geliştirilmesi için çeşitli kamu ve sivil toplum
kuruluşları tarafından bilimsel ve akademik değişim programları, burslar,
sergiler, fuarlar, konferanslar düzenlenmektedir. Coğrafi olarak uzak olmasına
rağmen Türkiye, Türk dizileri ve popüler isimler sayesinde de Latin Amerika
halkı tarafından tercih edilen turizm destinasyonlarından biri haline gelmekte,
Türk dili ve kültürüne ilgi giderek artmaktadır. Bu yumuşak güç araçları,
Dışişleri Bakanlığı’nın “girişimci ve insani” olarak tanımladığı barışçıl ve
işbirliğine dayanan dış politika söyleminin desteklenmesi açısından da etkili
olmaktadır.

Latin Amerika ve
Karayip ülkeleriyle siyasi, diplomatik, ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal
ilişkilerin genişletilmesi Türkiye’nin dış politikasında birçok alanda verimli
olacaktır. Bu ülkelerin desteğini (ve gerekirse oylarını) kazanmak, Türkiye’yi
Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlardaki çıkarlarını
gerçekleştirmek açısından daha etkili bir aktör haline getirebilir. Örneğin, Filistin-İsrail
çatışması gibi konularda Latin Amerika ülkelerinin çoğu Türkiye gibi Filistin’e
yakın durmaktadır. Benzer şekilde, Türkiye’nin Ermeni nüfusunun yoğun olduğu
Arjantin ve Uruguay gibi Latin Amerika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi Ermenistan
ile ilişkilerine de olumlu yansıyabilir. Ayrıca Türkiye, bölgedeki yumuşak
gücünün bir parçası olarak, Los Turcos ile daha kapsamlı sosyal ve
kültürel bağlar oluşturarak Latin Amerika halkıyla tarihsel bağını
vurgulayabilir. Türkiye Birleşmiş Milletler’de daha dengeli bir temsiliyeti
savunurken Latin Amerika ve Karayip ülkelerini ikna etmek de avantajlı
olabilir.

Öte yandan, ilişkileri
daha ileriye taşımak için Türkiye’nin eşit bir ortak olarak konumlanmakta
olduğunun altı daha güçlü şekilde çizilmelidir. Türkiye’nin Latin Amerika ve
Karayiplerde sömürgeci bir geçmişi olmadığı için hem hükümetler hem de halk
Türkiye’nin bölgede varlığını artırma hedefine şüpheyle yaklaşmamakta, aksine
Türkiye ile ilişkileri geliştirme konusunda son derece istekli davranmaktadırlar.
Türkiye ile Latin Amerika ve Karayip ülkeleri arasında doğrudan bir çatışma
olmadığı için de uluslararası konularda karşılıklı saygı ve anlayışla diyalog
kurabilirler. Bu şekilde gelişecek işbirliği çerçevesinde, bölge ülkeleriyle Türkiye
gelişmekte olan devletlerin uluslararası sistemde önemli aktörler olarak
rolleri ve konumlarını yeniden tanımlayabilir ve ortak çıkarlarını
savunabilirler.


[1] Brezilya, Arjantin, Şili,
Kolombiya, Ekvador, Meksika ve Kosta Rika devlet başkanları ve bazı bakanlar
Türkiye’yi ziyaret ederken, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile devlet,
dışişleri, ticaret ve savunma bakanları bölgeyi ziyaret etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şubat 2015’te Meksika, Kolombiya ve Küba’yı, 2016
başında ise Şili, Peru ve Ekvador’u ziyaret etmiştir.

[2] Eylül 2022 itibariyle
Türkiye’nin Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Kolombiya, Kosta Rika (Nikaragua’ya
akredite), Küba (Bahamalar ve Jamaika’ya akredite), Dominik Cumhuriyeti,
Ekvador, El Salvador, Guatemala (Honduras ve Belize’ye akredite), Meksika,
Panama, Paraguay, Peru, Uruguay ve Venezuela’da büyükelçilikleri bulunmaktadır.
Bu ülkelerden Uruguay
dışındakilerin Ankara’da büyükelçilikleri
bulunmaktadır
.
Uruguay’ın İstanbul’da Başkonsolosluğu vardır, Ankara’da büyükelçilik açma
niyetini açıklamıştır. Türkiye’nin Trinidad ve Tobago’da da Barbados, Grenada,
Guyana, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadinler ile Surinam’a akredite
Büyükelçiliği bulunmaktadır.


Doç. Dr. Ceren Uysal Oğuz, Akdeniz Üniversitesi

Ceren Uysal Oğuz, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. Avrupa Birliği alanında Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü’nde ve ardından Jean Monnet Bursu ile Università Cattolica del Sacro Cuore Milano İtalya’da iki yüksek lisans yaptı. Akdeniz Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde iklim değişikliği konulu teziyle doktorasını tamamladı. Yüzyılda Latin Amerika: Politika-Ekonomi-Toplum kitabının editörlerindendir ve Latin Amerika, iklim değişikliği, çevre politikaları ve Avrupa Birliği üzerine çeşitli yayınları bulunmaktadır. Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doçent olarak çalışmaktadır.


Bu yazıya atıf için:  Ceren Uysal Oğuz “Türkiye ve Latin Amerika Yeni Fırsatlar Dönemi” Panorama, Çevrimiçi Yayın, 29 Temmuz 2023, https://www.uikpanorama.com/blog/2023/07/29/cu-5/

Bu görüş yazısı, ‘Foreign Policy for the 21st Century; Peaceful, Equitable, and Dynamic Turkey’ başlıklı proje kapsamında Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından Uluslararası İlişkiler Konseyi ve Global Akademiye sağlanan destek çerçevesinde hazırlanmıştır.


Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.