Bir Kongrenin Ardından… – Deniz Ş. Sert
Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği tarafından iki yılda bir düzenlenen ve Global Academy’nin de destekçiler arasında yer aldığı Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitimi Kongresi’nin onuncusu, 23-26 Mayıs 2024 tarihleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğiyle Radisson Blu Otel Ordu’da gerçekleşti. Bu kongrenin üç temel hedefi olduğunu söylemek mümkün: (1) Panel, çalıştay ve sunumlar ile Türkiye’de uluslararası ilişkiler disiplininde çalışan akademisyenleri, uzmanları ve doktora adaylarını bir araya getirmek, (2) Disiplinin Türkiye’de ve dünyada dünü, bugünü ve geleceğine yönelik geleneksel ve güncel tartışmaları ile yeni gelişmelerine ilişkin çalışmaları ele almak ve (3) Alandaki kurumsal, kuramsal ve metodolojik çalışmalar, eğitim-öğretim faaliyetleri ve komşu disiplinlerle ilişkileri tartışan bir platform oluşturmak.
Hedefleri tek tek değerlendirmek gerekirse, kongre, Türkiye’nin farklı bölgelerinden ve çeşitli akademik kurumlardan, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden profesörlere kadar geniş bir yelpazede akademik temsiliyetin olduğu bir etkinlik olmuştur. Kongrede en çok katılımcı sırasıyla İstanbul, Ankara ve İzmir’den gelmiş olsa da Adana, Antalya, Bitlis, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Kahramanmaraş, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Nevşehir, Niğde, Trabzon, Van ve Yalova olmak üzere on sekiz ilimizden toplam 203 katılımcı vardı. Bu, bugüne kadar gerçekleşen en geniş katılımlı UİK kongresi oldu. Ben özellikle genç akademisyenlerin çalışmalarını dinlerken büyük heyecan duydum.
Kongrede verilen Doktora Tezi Teşvik Ödülü, Genç Bilim İnsanı Teşvik Ödülü ve Ustalara Saygı Ödülü ile de en gencinden en kıdemlisine bir birliktelik yaratıldı diyebiliriz. 2024 yılı Doktora Tezi Teşvik Ödülü, Dr. Firuze Simay Sezgin Namlı’ya verildi. Dr. Namlı, Koç Üniversitesinde tamamladığı “Beyond First Glance: Exploring the Impact of Speed and Size in the Initial Deployments of United Nations Peacekeeping Operations” (“İlk Bakışın Ötesinde: Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Operasyonlarının İlk Görevlerindeki Hız ve Büyüklüğün Etkisini Keşfetmek”) başlıklı tezi ile bu ödüle layık görüldü. Gelecek vadeden genç bilim insanlarını tanımak ve desteklemek amacıyla verilen Genç Bilim İnsanı Teşvik Ödülü ise dış politika ve güvenlik konularında yürüttüğü kuramsal ve metodolojik duyarlılıkla ampirik zenginliği birleştiren çalışmaları nedeniyle Doç. Dr. Efe Tokdemir’e verildi. Prof. Dr. Ziya Öniş ise Türkiye’de uluslararası ilişkiler disiplininin gelişimine sağladığı katkılar ve özellikle ekonomi-politik alanındaki kıymetli ve yol gösterici çalışmaları nedeniyle Ustalara Saygı Ödülünü aldı.
Kongredeki panel ve sunumların başlıklarına baktığımızda, gerçekten de disiplinin geçmiş, günümüz ve gelecek tartışmalarını yansıttığını düşünüyorum. Elbette uluslararası ilişkilerde güvenlik ve jeopolitik önemli bir temel başlıktı. Ancak güvenliğin çok daha post-modern bir şekilde yeniden okunduğu izlenimi edindim. İstihbarat ve terörizm kadar uzay güvenliği, sağlık, çevre, iklim değişikliği, göç gibi yeni konular da programın önemli bir parçasıydı. Bölge çalışmaları ağırlıktaydı. Özellikle Avrupa çalışmaları, Orta Doğu ve Transatlantik ilişkiler üzerine geniş bir tartışma alanı yaratıldı. Kongrede Çin, Güney Kafkasya, Japonya, Körfez ülkeleri üzerine farklı sunumlar dinleme fırsatı buldum.
Ayrıca disiplinlerarası, birbirini besleyen, sosyo-ekonomik politikalar ve kamuoyu odaklı paneller de yoğunluktaydı. Toplumsal cinsiyet, feminist hareket ve kadın bakış açısını ortaya koyan, kadın akademisyenlerin varlıklarını belirgin ölçüde gösterdikleri oturumlar da vardı. Diğer yandan altını çizmek gerekir ki kadınlar sadece bu konularda konuşmadılar. Barış çalışmalarından bilim ve teknoloji çalışmalarına her alanda kadın meslektaşlarımızı dinlemek keyif vericiydi. Sadece Türkiye’nin yükseköğretim stratejileri değil, Çin’in burs politikalarına da odaklanan, iktisadi dönüşüm stratejilerinin tartışıldığı ekonomik kalkınma panelleri; Türkiye’de uluslararası ilişkiler eğitimi, Avrupa-merkezcilik, sinema, siyasal tarih gibi birçok farklı konuyu tartışma ortamı sağlayan konferansın geniş kapsamlı ve çok disiplinli yapısını anlatmak için sanırım yeterli.
Katıldığım her UİK Kongresinde olduğu gibi Ordu’daki dört gün boyunca akademik iş birliği ve ağ oluşturma, güncel ve önemli konuları tartışma, bilgi ve deneyim paylaşımı, yerel, ulusal ve küresel perspektiflere dair analizleri anlamak adına önemli bir zaman dilimiydi. Bir sonraki kongrenin nerede olacağı belli olmamakla birlikte, her zaman daha iyisi için çalışmaya devam etmek adına bazı noktalara şimdiden değinmek önemli olabilir. Örneğin, katılımcı çeşitliliği konusunda çalışmalar yapılabilir. Daha fazla ilden, daha fazla gencin, daha farklı disiplinlerden katılımı; ulaşılabilirlik, katılımcı geri bildirimleri ve etkinlik sonrası takip ve etkileşim konularında bazı adımlar atılabilir. Elbette bu noktalarda finansal destek ve sponsorların varlığı daha da elzem hale gelmektedir.
Kongrenin ardından yapılan değerlendirmeler, Türkiye’deki uluslararası ilişkiler disiplininin gelişimine ve derinleşmesine önemli katkılar sağladığını göstermektedir. Özellikle genç araştırmacıların ve öğrencilerin katılımı, disiplinin geleceği açısından umut verici. Ayrıca, kongrede tartışılan konuların genişliği ve çeşitliliği, uluslararası ilişkiler disiplininin ne kadar dinamik ve kapsamlı olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu tür etkinlikler, akademik dünyada yeni bakış açıları geliştirmek ve mevcut bilgiyi derinleştirmek için büyük bir fırsat sunmaktadır. Bu nedenle, bu tür kongrelerin devamlılığı ve desteklenmesi, Türkiye’nin uluslararası ilişkiler alanındaki konumunu daha da güçlendirecektir.
Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitimi Kongresi, Türkiye’de uluslararası ilişkiler alanındaki akademik çalışmaların gelişimine önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak bu tür geniş kapsamlı ve çok disiplinli etkinliklerin düzenlenmesi, önemli miktarda finansal kaynak gerektirmektedir. Bu noktada, kongrenin sürdürülebilirliğini ve etkisini artırmak için desteğe ihtiyaç vardır. UİK sadece akademik dünya ile kamuyu değil iş dünyasını da hedeflemelidir. Bu, sadece akademik camiaya değil, aynı zamanda Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine yatırım anlamına gelecektir. Böylece, daha güçlü bir akademik topluluk ve daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz diye düşünüyorum.
Prof. Dr. Deniz Ş. Sert, Özyeğin Üniversitesi
Deniz Sert, İstanbul Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır. ÖzÜ’ye katılmadan önce, Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi, MiReKoc’ta doktora sonrası araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Türkiye’de ve küresel düzeyde göç konularında uzman olan Sert, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli kurumlarda öğretim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmuştur. Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden lisans, London School of Economics, LSE Avrupa Çalışmaları ve City University of New York Siyaset Bilimi bölümlerinden yüksek lisans derecelerini almıştır. Karşılaştırmalı siyaset alanındaki doktora derecesini CUNY’den alan Sert’in Türkiye ve bölgesindeki uluslararası göç konularında birçok yayını bulunmaktadır. 2019-2022 yılları arasında Göç ve Hareketlilik üzerine Jean Monnet Kürsüsü sahibi olmuştur; ayrıca, Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) tanınmış SSCI dergisi International Migration’un editörlerindendir.
Bu yazıya atıf için: Deniz Ş. Sert, “Bir Kongrenin Ardından…”, 23 Haziran 2024, https://www.uikpanorama.com/blog/2024/06/23/kongre-denizssert/
Telif@UIKPanorama. Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.